12 Eylül Askeri müdahalesi sürecinde en çok akılda kalan manzaralardan biri, yüksek yargıçların toplu taşıma araçları ile genelkurmay'a taşınıp, 12 Eylül'ün faziletleri hakkında bilgi verilmesiydi..!!
Zamanın, muhafazakar ve liberal demokratları, bu tuhaflığı "juristokrasi" başlığı altında, uzun yıllar , damla sakızı kıvamında çiğnediler.
Bugün , siyasi ve yönetsel hayatımızda bir külliye gerçeği var, önce saray olarak anılıyordu, sonra , "zihniyet tevazu"u"bakımından zevahiri kurtarmak için, adı, külliyeye çevrildi.
Görüntüdeki ihtişam, külliye şemsiyesi altına gizlenmek istenmiş olabilir ama, "elhak", " itibardan tasarruf olmaz" vecizesinin hakkını veren bir yapılanma...
Cumhurbaşkanının , " milletin evi" olarak tanımladığı bu yerde , 1000 adet olduğu söylenen çalışma mekanlarının yanında, büyük , çok amaçlı salonlar var, ne kadar kuruluş varsa, -sivil toplum ve kamusal- , -önemli günlerini veya gündemi önemli toplantılarını -burada yapıyorlar...
Cumhurbaşkanı, ilgili kişilerden sonra, finalde , siyasi bir değerlendirme yapıyor ve gündem ile ilgili "nereden nereye" kıyaslaması ile, toplantı sonuçlandırılıyor..
Muhtarlar bu toplantıların ağırlıklı ve müdavim konukları, sadece, cumhurbaşkanını dinliyor, arada, nara kıvamında tezahüratlar yapıyorlar, toplantı sonrası bir yemek ikramı ve muhtemelen de bir diş kirası ile uğurlanıyorlar..
cumhurbaşkanı, "muhaliflerin, " şatafat " itirazlarına rağmen paylaşmayı seven biri, kendisinin de bir misafir ve külliyenin, " milletin evi" olduğuna, her fırsatta vurgu yapıyor..
Son olarak, Yargıtay'ın bir vesile kutlaması , külliyede yapıldı, her zaman olduğu gibi, Başbakanın taşra meydan mitingi kıvamındaki propagandası, ve Cumhurbaşkanının toplantıyı bağlaması naklen verildi..
Bu sefer, nispeten dikkati çeken adette maşlahlı da hazırun arasındaydı.. Yüksek yargı mensupları, cumhurbaşkanının değindiği konularda,- hemfikir oldukların- alkışları ile gösterdiler...
Hoca efendi denen bir tuhaflığın, savcılık makamı gibi çalıştığı ve aynı zamanda nihai hükümler vererek, TSK' komuta kademesini büyük ölçüde tasfiye ettiği, dönemin kalıntıları , halen temizlenmeye çalışıyor..
Mevcut, yüksek yargı için yeni tarz bir "juristokrasi" yakıştırması yapılamaz, ama , hukuku uygularken bile , HSYK' dan istişari görüş aldıkları iddia ediliyor..
Yani, "gitti, jüristokrasi geldi, HSYK" iddiaları var..
İktidarı destekleyen yeni nesil demokratlar, muhtemelen meseleye, "milletin yargısı milletin evinde ağırlanıyor" diye bakıyorlar..
12 Eylülden ve de 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliklerinden ("yetmez ama evet değişiklikleri") sonra , yüksek yargının milletin çoğunluğunun iradesi ile "uyum "içinde olması, dönemin demokrasi anlayışını yansıtıyor..
Yetmez ama evetçi liberallerin ne düşündüğü, ilerde konuşma imkanı bulduklarında anlaşılacak..
Yüksek Yargının , 12 Eylül döneminde , toplu taşıma araçları ile genelkurmaya intikal edip brifing aldıkları günlerden, bugünlere, -muhtelif vesileler ile ( toplu taşıma değil ,makam araçları kullanarak ), -- Külliye'ye misaifir olmaları arasında mahiyet farkı nedir, tam olarak anlaşılamıyor, .. !!!



Beyhan Balcı