Cumhurbaşkanı, Danıştayı eleştirirken, Külliyede istihdam ettiği hukukçularına gönderme yapmış, ..
Kendi hukukçularını önceliklii ve yeterli bulması normal.. ama ,Danıştay , "Şüra-ı Devlet "olarak başka bir hukuk geleneğinden ve fonksiyonundan geliyor.., ..
Danıştay mensuplarına, misafir ettiği külliyede, verdikleri yargısal nitelikli kararlar üzerinden, ayar vermek, siyasi bir üslup olarak ne kadar geçerli olur bilinmez ama, "misafir etme" kültürümüzee uygun olmadığı i bir gerçek.. ..
Danıştayın yargısal tasarruflarını , özellikle devam edenler bakımından açık eleştiriye tabi tutmak, Ceza Kanunu bakımından . yargı görevini yapanı ve..Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs fiilini oluşturur, ..
Külliye hukukçularının , -Cumhurbaşkanının beyenlerından-, CK'nun bu hükmünü de fuzuli buldukları anlaşılıyor..
Danıştay'ın yargı dışında diğer önemli bir fo0nksiyonu da, yürütmenin Kararnameleri ile ilgili, yürürlüğe girmelerinden önce görüş vermek.. böylece, hukuka uygunluk ve idarenin keyfiiliğinin önüne geçilmesi sağlanıyor..
Cumhurbaşkanının buna da itirazı var, "ben etrafımdaki hukukçulardan görüş alıyorum, bir de Danıştay'ın görüşüne gerek yok.." değerlendirmesi yapmış,
Cumhurbaşkanın değerlendirmelerinden ; kendi meştrebine göre seçtiği hukukçuların ,Danıştay ile , idarenin, tarafsızlığı, kamu yararı, v.d idari tasarruf ölçütleri bakımından, aynı hukuki kaygıları taşımadıkları anlaşılıyor,..
Cumhurbaşkanının , İzmir Limanı örneği de , ticari mülahazaları , hukuk güvenliğine öncelediği için , hukuk devleti bakımından sorunlu..
o zaman, , çevreyi etkileyen bütün yatırımlar bakımından, "işimiz acele, ticari kayıplarımmız artabilir, fazla kurcalamadan, işi bitirin" talimatı geçerli hale gelir ki, hukuk denilen nesne bu çerçeveye sığmaz..
Bu anlayış, her türlü hormonlu kalkınma hamlesini "Hukuk"un doğal rakibi olarak kabul eder ve hukuki kaosa yol açar.... Bir adım öncesi, papaz karaını alkışlamak, ilköğretim andı ile ilgili kararı , kararı veren yargıçların önünde yerin dibine batırmakta beis görmemektir...
Cumhurbaşkanına servis veren külliye hukukçularının hukuk anlayışları, Cumhuriyetin yargısal kurumlar ile oluşturduğu bütün hukuk müktesebatıyla çelişiyor, sorun burada..
15 Temmuz kalkışması sonrası, Türkiyenin bütün hukuk külliyatı, çuval, torba "hangisi denk gelirse", tipi kanun ve kararnameler ile, çekirge istilasına upramış mısır tarlasına döndü,..hukuk müktesebatı bakımından bir mevzuat insicamından bahsetmek artık mümkün gözükmüyor.. ( üç gün içinde aynı konuda iki farklı kararname yayınlandığı da görüldü)
Sonuç olarak, yüksek yargı mensuplarına yüklenmenin pratikte fazla bir yararı yok, Cumhurbaşkanı , kendi hukukçularınınkinden başka bir "hukuk" tanımadığını/tanımayacağını , yüksek yargıya ihbar ve ilan etti ..!!

Nedim Kalpakzade