Yüksek yargıyı/yargıyı tahakküm altına alma amaçlı Anayasa değişklikleri, "yetmez ama evet" bağırtıları arasında, "ölüler de oy kullandırılarak..!!" 12 Eylül 2010 tarihli Referandum'da , kabul edildi..
Türkiye devletini yıkma projesi olan "cemaat oyunlarına" payandalık yapan liberal taife ve her ikisini de "kullanışlı susaklar " olarak cepheye süren iktidar çevreleri, bu değişiklikler ile , "jüristokrasi..!!!" 'yi tasfiye ettiler ve yargı erkini siyasetin "hasat" dönemine uygun hale getirdiler..!!!
Yeni yargı düzeni ilk büyük sınavını 16 Nisan 2017 Referandumunda, Agit ( uluslararası seçim/referandum gözlemcileri) verilerine göre 2.5 milyon mühürsüz zarf ve oy pusulalarını geçerli sayarak, başarı ile verdi ve sonucun kıl payı ile "evet" lehine çıkmasında müdahil oldu..( Kanunun açık hükmüne rağmen, seçme hakkını gerekçe göstererek, mühürsüz, ne idüğü belirsiz seçim malzemesini geçerli kabul etti..)
İkinci büyük sınavını, 31 Mart İstanbul seçim sonuçlarını ve kazanan mazbatayı iptal ederek başarıyla verdi, gerekçesini de, dün itibariyle , dolaşıma soktu, " bu sefer, seçmenin seçme hakkını es geçti" ve hak ettiği tepkileri aldı, alıyor..!!
Kısa karar ile "Manas Destanı" ( müslüman Kırgızlarla, putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleler..) uzunluğundaki..!! gerekçe arasındaki çelişkiler, ve.diğer kanun cambazlıkları üzerinde durmaya değmez..
Hak ve Hukukun göz ardı edildiği yerde, kanun maddelerinde Adalet aramak, Amazon kıyılarında ehlilleştirilmiş timsah aramaya benzer..
Ysk, bu kararı ile, sadece hukukun değil demokrasinin de kritik eşiğini aşmış bulunuyor..
Türkiye demokrasisinin en sert esen havalarında, hür ve adil seçimler yapmayı başarmış bir kurumun geldiği yer, hukuk ve seçimlerin adaleti bakımından hüzün verici..
Demokrasinin kalesi olmaktan, siyasetin bekçi kulübesi olmaya doğru gerileyen bu sürecin müsebbiplerine "yetmez ama yazıklar olsun"..!!



Banu Almaz