Yüksek İstişare Kurulu ve Encümen-i Daniş..!! - 29/05/2019 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Osmanlı'da " meşveret" , etimolojik olarak, mühim devlet meselelerinin bir kurulda tartışılması manasında kullanılırdı..
Teşekkülü, tamamen padişahın iradesine bağlı , devlette makam işgal etmiş veya etmekte olan kişilerden oluşur ve yalnızca istişari anlamda görüş bildirime yetkisine sahipti.. Padişahın , meşveret oturumlarında serdedilen görüşleri ciddiye alma gibi bir yükümlülüğü bulunmuyordu.. Padişah, istişari görüşlerden memnun olmazsa , "irade-i seniyye'"'si ile kurulu fesh edebilirdi.. Yalnız, tartışma ortamı oluştuğunda ve özgürce fikir beyan edilebildiği ölçüde, "meşveret yönteminin" farklı görüşlerin bilinmesi bakımından, yaklaşık keçi boynuz kıvamında bir tad verdiği düşünülebilir.. Zaman içinde "adalet" kavramının yıprandığı dönemlerde, meşveret usulünün daha ciddi bir uygulama içine alınması ve giderek kurumsallaşması düşüncesi ortaya çıkmış bu bağlamda, Divan-ı Hümayun, meşveret meclisi fonksiyonu görmeye başlamıştır.. Divan-ı Hümayun da zamanla amacından uzaklaşmış , yozlaşmış olup, tarihçilerce, bu durumu, "gerileme dönemi" sürecinin önemli nedenlerinden biri olarak değerlendirilmektedir.. III Selim zamanında da meclis-i meşveret bir ıslahat tedbiri olarak, idari, eğitim ve diğer alanlarda devamlılık arzeden kurullar halinde , devlet meselelerine çözümler aramıştır.. Özetle , Osmanlı, meşverete önem vermiş ve meşveret meclisleri, 1876 Anayasalı(yasama meclisli) Meşruti Monarşi sistemine giden süreci hızlandırmıştır.. Bugün de , Külliye'nin yönetim anlayışı, "tek kişilik yürütme" halinden, belli namlar altında , kurullar ile istişareye yönelmiş gözükmektedir. Her ne kadar, adı geçen kurulların, eski Türkiye'nin arpalıklarına benzediği söylense de, Cumhurbaşkanında da , istişare ihtiyacı hasıl olduğu, daha kuvvetli ihtimaldir.. Osmanlının gerileme dönemlerinde kıymeti anlaşılan "istişare"'nin, günümüz Akp'sinin , -31 Mart seçimlerinde iyice ortaya çıkan irtifa kaybında-, gündemine gelmesi tesadüf değildir.. Her biri, önemli mevkiler işgal etmiş "deve dişi gibi" siyaset büyüklerini külliye kontenjanına alıp , istişare heyetlerinde istihdam etmenin , ne kadar sadre şifa olacağını zaman gösterecek.. Hikmet Çetini'n görev kabul etmemesi normal, çünkü muhtemelen, kendileri, Cumhuriyet'in danışma kurulllarından; Encümen-i Daniş'e mensuptur.. Encümen-i Daniş'in , -zaman zaman -, yemek paralarını katılanların ödediği toplantılar yaptığı biliniyor, son olarak da "Ergenekon sahtekarlığı" davalarında bahsi geçmiş ve suçlamaların/iftiraların muhatabı olmuştu.. Osmanlı ile Cumhuriyetin zihniyet dünyaları farklıdır.. Ama sonuçta , devlet hepimizindir, külliye kurullarının ve mensuplarının ,hayırlı hizmetlere vesile olmalarını, dilemek gerekmektedir.. Nevin Şaşmaz |
|||||||||
|