Halk Bankası Genel Müdür Yrd. Hakan Atilla uzunca sayılabilecek tutukluluk/mahkumiyet ardından sınırdışı edilerek Türkiyeye döndü..
Abd, yaklaşık 1980'lerin başından bu yana sürdürdüğü ambargo ile, İran ve iş yaptığı ülkeleri baskı altında tutuyor, yakaladıklarına müeyyide uyguluyor,..
Halk Bankasının İran'ın ambargoyu delmesi konusunda yaptığı uluslararası işlemler ile ilgili iddialar sonucu, bu işlemlerden sorumlu Genel Müdür Yrd. olan Hakan Atilla Abd'de tutuklandı yargılandı ve "kara para aklama" suçlaması hariç, isnad edilen suçlamalardan hüküm giydi..
Aynı süreçte, aynı suçlamalar ile yine Abd'de yargılanan , Zarrab, adli makamlar ile işbirliği yaptı,"itirafçı oldu" ve yargılamadan muaf tutularak kayıplara karıştı..
Yargılama safhasında, Hakan Atilla dik durdu, "dikleşmedi", suçlamaları kabul etmedi, Zarrab gibi yelkenleri indirip, anlaşma yapmadı, kendini savundu ve Abd' yaptırımlar hukukuna muhalefetten hüküm giydi.. Kararı temyize götürdü, Savcılık temyiz için ısrarlı olmadı ve çapraz sorgu talebinden feragat etti, sonuçta, temyiz safhası devam ediyor, mahkumiyetini, iyi hal ile tamamladığı için, sınır dışı edildi, artık ülkesinde..
Abd, dünyanın kabadayısı olarak, aklına estikçe, kendi yararına aykırı gördüğü hususlarda uluslararası suç tanımları yapıyor ve de aynı zamanda kendine cezalandırma yetksi bahşettiği için , yargılamalar yapıp mahkumiyetler uyguluyor..
Abd'li Newyork Güney Bölgesi Federal Mahkemesi, nerdeyse dünya genelinde yargı yetkisine sahip..
Bu bakımdan, Hakan Atilla'nın , abd'de tutuklanıp yargılanması, tam bir hukuk faciası.....
Zarrab'ın işbirliği yapması ise, karakter faciası..( zarrab ile iş tutanların dahli de ayrıca önemli..) ,..
Sonuç olarak, Hakan Atilla Abd ile bu sıkıntılı ilişkiler sürecinde, kara para aklamak gibi ağır bir itham ve uzun mahkumiyet tehditi altında olmasına rağmen ne makamını ne de devletinin haysiyetini kişisel yararı için pazarlık konusu yapmadı....
Burada, tartışmalı olan husus, aynı ilişkiler parantezinde Zarrap ile iş tuttukları iddiası ile, bakanlıktan alınan kişiler..
Sonradan , Fetö hıyanetinde, "suç başlangıcı tarihi olarak belirlenen" 17/25 Aralık" ( böyle bir tarih belirleme yetkisi de , Abd'nin uluslarası suç tanımı gibi yasal/hukuki dayanaktan yoksun)..sürecinde, bu bakanlar neden alındılar ve eğer suç şüphesi varsa neden yasama organı bünyesinde soruşturulmadılar..
Hakan Atilla direndi, zamanın iktidarı, kendi bakanlarının suçsuzluğu konusunda direnmedi gibi bir görüntü var.. tuhaf olan bu...





Feraye Korkusuz