Malezya Başbakanı, Cumhurbaşkanını Külliye'de ziyaretinde, Arapça selam ve hayır dualı hitapları ve Bismillahirrahmanirahim ile başladığı konuşmasına İngilizce devam etti..
Cumhurbaşkanı ile ikisinin de konuşmalarında Ümmet'in sorunları öne çıktı.. Ümmet'in hali ve hatta bir ölçüde pür melalinden bahis edilerek, Ümmet nasıl ayağa kaldırabilir ve layık olduğu seviyelere getirebilir konusunda temenniler serd'edildi..
İngilizler,tarihin en eski sömürgeci İmparatorluğu olarak "kirli" sayılabilecek bir sicile sahip,, "Ümmet" hakkında da, tarihin hiç bir evresinde, kendilerinin dışındaki insanlığa olduğu gibi- hiç hayırlı rüyalar görmedikleri ve sürekli bir "kahır" ilişkisinde oldukları biliniyor..
Ortadoğunun çöllerinde, Osmanlı redif taburlarındaki genç askerleri Ümmet'in mensuplarına parçalatacak kadar da fitnede hüner sahibi ve Osmanlının Arap yarımadasındaki hakimiyetini ikinci sınıf bir yumuşak olan Lawrence nam casus ile tarihten silmede başrolde oldukları da bir vakıa.. ( 1917 Kudüsü işgal de bu meyandaki marifetleri arasında..)
Malezya'nın kıdemli Başbakanı'nın, da Ümmet'e sahip çıkılması konusunda değerli fikirlerini ( temenni demek daha doğru, bir çare, fikir beyanı yoktu..) İngilizce lütfetmesinin garabeti , Ümmetin neden bu durumda olduğu hakkında ufak da olsa bir ipucu veriyor..
Cumhurbaşkanı Türkçe konuştu, yurtdışında gittiği yerlerde de Türkçe konuşuyor,meselenin, İngilizce bilip bilmeme ile alakası yok,,
İran cumhurbaşkanı da Farsça hitap ediyor.. Körfez Ümmeti daha light bir hassasiyet görüntüsü veriyor, değerlendirmeye girmez, İngiliz yapımı vahabi ümmeti ise, giderek Trump'vari bie evanjelizm çizgisine kayıyor, ...
Ümmet üzerine konuşurken, İngilizce hitap, uygun düşmedi, celladına aşık olma değilse bile , "cellada öykünme" sendromu var gibi....!!

Faruk Danacı