Nazlı ılıcak, Cumhurbaşkanına arz'da bulunmuş, "beni bu kuyudan çıkarın" diyor..
Fetö suç örgütü ile iltisak iddiası sonucu ,karmaşık bir yargı sürecinde, halen tutuklu/hükümlü, hürriyetinden yoksun bulunuyor..
Yargılama sürmesine rağmen , Cumhurbaşkanından şefaat dilemesi, uğruna cansiperane mücadele ettikleri "ileri demokrasi" hedefine ne kadar yaklaştıkları hakkında bir fikir veriyor.!!.
Uzun zamandır ağır endişeler içinde bulunduğu için, Osmanlıda cari " padisaha arz" kıvamındaki maruzat'ını detaylı olarak değerlendirmek hukuk etiği bakımından doğru değil....
Topkapı Sarayı'nın ilk kapısı Bab-ı Hümayün üzerinde;Hükümdar,Allahın yeryü
zündeki gölgesidir, zulme uğrayan herkes ona sığınır ..Hadis-i Şerifi yazılı...
Nazlı hanım , kendisinin de zulme uğradığını düşündüğü için olsa gerek, yargıdan ümidi kesmiş görünüyor..
Beraber yol yürüdükleri zamanların hatırına ve hatırasına istinat ile bir "bahş/ihsan" dilemesi,, içinde bulunduğu durumun aciliyeti ve zorluğu ile izah edilebilir.
Yakın geçmişte, cumhurbaşkanı'nın ilgisine mazhar olmuş iki örnek, kendisinin bu çareye müracatında etkili olmuş olabilir..
DW muhabiri Deniz Yücel, casusluk gibi kritik bir suçlama ile "tutuklu" olarak yargılanıyor iken,-kendisinin de nedenini anlamadığını itiraf ettiği bir zamanda- tahliye edildi ve ara kararda, yurt dışı çıkış yasağı konulmasına gerek duyulmadığı, için de aynı gün yurt dışına çıktı..
Abd'li Rahip Brunson da- casusluk ve terör örgütü üyeliği suçlaması ile- yargılanırken, Trump'ın her zeminde dile getirdiği baskılar sonucu olduğu şüphesi uyandıracak şekilde , az bir cezaya çarptırılarak tahliye edildi ve adli kontrol şartı ve yurt dışı yasağı konulmadığı için o da hemen yurt dışına çıkarak Trump'ın dizinin dibinde konuşlanarak medya önünde kendisine teşekkür etti.. BM son Genel Kurulunda , Trump, Brunson davasında , Cumhurbaşkanı ile birlikte çalışarak sonuç aldıklarını GK kürsüsünden açıkladı ve Cumhurbaşkanına ismen teşekkür etti..
Yargı süreçleri, bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, yabancılık unsuru söz konusu olduğu hallerde, , Devlet Başkanlarının ikili müzakereleri ile sonuçlanabiliyor...
En azından görüntü böyle..
Nazlı Hanım, yerli ve milli bir sanık konumunda,..
"Ben ettim siz etmeyin" demeye getiriyor,..
Umulur ki daha fazla mağduriyet yaşamadan özgürlüğüne kavuşur,..
demokrasi mücadelesine kaldığı yerden devam eder, en azından, kimse sormadığı için , askıda kalan, bu habis teşkilatın siyasi ayağını soruşturur..



Mevhibe Demir