26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon komplo davaları sürecinde aylarca tutuklu yargılandı ve müebbed hapse mahkum oldu.
Yargıtay, Başbuğun da üye olmadan yardımcı olduğu iddia edilen terör örgütünün varlığı ile ilgili somut kanıtlar bulunmadığı ve de yargılamada usul kurallarının ihlal edildiği gerekçesi ile hükmü bozdu.
Bozma karararı sonrası, Ergenekon davasına bakan Ağır Ceza mahkemesi , İlker Başbuğ ve 18 sanığın dosyasını, Anayasa ilgili maddesi gereği- "görevsizlik kararı" ile Anayasa Mahkemesine sevketti ve dosyadan el çekti..
Bu karar ile ;, Genelkurmay eski Başkanı'nın , "görev" li olmayan bir mahkemede, Anayasa ve Ceza Mahkemeleri Kanunu hiçe sayılarak yargılanmış ve müebbed hapse mahkum
edilmiş olduğu "ucubesi" ortaya çıktı..
Senelerce hukuka aykırı olarak hınçla ve tutuklu olarak yargılanan ve mahkum olan Başbuğ,
bu tuhaf kararlar dizisi sonrası; " af" değil, "Adil Yargılanma" .. talebinde bulundu,..
Senelerce sahte bir yargılama esareti altında, saçma sapan ithamlarla- zulüm görmüş bir kişinin bu haklı talebi, Anayasa Mahkemesi tarafından nazara alınmadı ve Külliye'nin hukuki takdiri doğrultusunda, dosya işlemden kaldırılarak, Başbuğun mağduriyetinin devamına yol açıldı...
Anayasa Mahkemesi bu kararı ile;
Genel kurmay Başkanı sıfatı taşımış, ömrünü Tsk'ne hizmet etmekle geçirmiş , sahte yargı düzenlerinde, -devlete ihanet nedeni ile kaçak hale gelmiş- mücrimler eliyle yargılanmış,bir yurttaşının,, alnının akıyla, adil bir şekilde yargılanmasını engellemiş oldu..
Sonuç olarak,
Anayasa Mahkemesi, Anayasal görev alanına giren bir yargılamadan sarf-ı nazar ederek, Başbuğun , yargısal itibarının iadesinin önüne geçmiştir.
Başbuğ, mahalli mahkeme ve Yargıtay'ın mevcut kararları bakımından, müebbed hapse mahkum , fakat hükmü kesinleşmemiş bir sanık durumundadır ..
Bu durumda, Başbuğ hakkında -görevsiz yargıda açılmış dava bakımından verilen hüküm kesinleşmemiş, Anayasal görevli mahkeme olan Anayasa Mahkemesi ise yargılama görevini yerine getirmemiştir.
Başbuğ, Ceza Hukuku temel ilkeleri bakımından, "askıda hükümlü" durumundadır..
Külliye'nin , yargılamaya müdahale ederek, (yürütmenin yargıya müdahalesi) sonuçlanmasını engellemesi bir yana, bugüne kadar, bir sürü hak mahrumiyetine uğramış bir kişiye, "Adil Yargılanma Hakkı" sonucu " beraat hakkı" tanımamak, İnsan Hakları Hukukuna da aykırıdır.

Nedim Kalpakzade