TBMM'nin üzerine benzin dökmek..!! - 04/06/2020 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Cumhur ittifakı, uzun zamandır , CHP ve HDP' ni aynı cepheye itip "millet ittifakını" dağıtmak için fırsat kolluyordu, CHP ve Hdp'li vekillerin milletvekilliklerinin düşürülmesi ile stratejik bir adım atmış oldu..
Devlet güvenliğini ihlal ve terör örgütü ile iltisak suçlamaları sonucu mahkum olmuş milletvekilleri , bu tasarruf ile TBMM dışına itildiler.. Cumhur İttifakı, bu hamlesi ile öncelikle Mahalli Seçimlerin intikamını almış oldu ve son zamanlarda "demokrasi cephesi" kurmak üzere çalışan Kılıçdaroğlu'nu da, geriye dönük ve yine, ironik olarak- demokratların hedef tahtasına oturttu... Kılıçdaroğlu ve CHP, Anayasanın "dokunulmazlıklar" ile ilgili maddesini geçici bir madde ile değiştirirken milletvekillerinin zırhlarının kaldırılmasındaki tuzağın farkına varamamışlar, , ve özellikle de Hdp vekillerinin, yargı arenasına atılmalarına sebep olmuşlardı....( sırada bekleyen Chp'li vekiller ile ilgili dosyaların akıbetleri de, bugünden sonra belli olmuş bulunuyor..).. Kılıçdaroğlu ve CHP, "milletvekili dokunulmazlığı" konusunun " özellikle demokrasinin kurumsal olarak askıda olduğu dönemlerdeki"- önemini değerlendirememiş, ittifak demokratlarının dolduruşuna gelerek -ne yazık ki- kandırılmışlardır. Mesele , sadece Chp'nin aldatılması olmayıp, "demokratik temsil" konusu da adeta dumura uğratılmıştır... Chp'li Berberoğlu, daha önce gazetelerde yayınlanmış bir haber üzerinden, " devletin, iç veya dış siyasal yarar bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçlaması ile mahkum olmuş ve cezası Yargıtay ilgili dairesince "oy çokluğu" ile onanmıştı. Hukuken adeta yok hükmünde bir haksızlık ile malul olan bu karar, yaklaşık bir yıl bekletilmiş ve bugün itibarıyla, -esas maksada matuf olarak- TBMM aracılığı işleme alınmış bulunuyor... Hdp'li vekiller ise terör örgütü iltisakı ile ağır cezalara çarptırıldılar..... Halbuki, Akp kodamanları, çözüm sürecinde , aynı partinin vekilleri ile Dolmabahçe'de barış protokolleri yapmışlar ve Diyarbakır meydanında, örgüt liderinin mektuplarını "demokrasi risalesi "gibi milyonlar önünde okunmasına, megri, megri" nameleri ile tempo tutmuşlardı.. ( dağdan inen teröristlerin, çadır tiyatrosunu andıran çadır mahkemelerinde, hoş geldin duruşmaları sonrası otobüsler üzerinde dağ esvapları ile "sünnet çocukları" gibi gezdirilmeleri de, hafızalarda ve kayıtlarda..) . Sonuç olarak, bir "pervasız demokratlık" gösterisi olan , dokunulmazlıkların kaldırılması-ile meclisin ceylan derisi koltukları üzerine benzin dökülmüş ve bugün de yargı kararı bahanesi ile, mahzun demokrasimiz adeta ateşe verilmiş gibi.. Demokrasimizi, rektifiye etmek için kaç "adalet yürüyüşü" gerekecek, tahmin etmek kolay değil..!! Mualla Pekşen |
|||||||||
|