Yunan basınında bir yayın organı , Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, dünya tarihinde rastlanmayacak bir üslupla , manşetten hakaret/küfür etmiş.
Sözcüler, bakanlar, kendi çaplarında "sözsel" cevaplar verdiler.
Ağırlıklı olarak, her türlü -olumsuz dış kaynaklı - "beyanlara" laf yetiştirerek- görevlerini yaptıklarını zannediyorlar...
"Tanımıyoruz", "yok hükmünde".. gibi " yaptırım içeriğinden "hatta imasından" yoksun- cevaplar, otomatiğe bağlanmış gibi..
Trump , denilen - zaman , zaman tuhaf insanımsı tavırlar gösteren Abd başkanı, ağız dolusu tehdit dolu mektup gönderdi, gerekli cevap verilmedi, laflar ağızda gevelendi, şaka gibi bir tesadüf ile "Başkan" olmuş, sıradan bile sayılmayacak bir figür, yerli yersiz, T.C. Cumhurbaşkanının adını ağzına alıyor, özensiz değerlendirmeler yapıyor, layık- ı veçhile ağzına reçel dolduracak veya biber sürecek bir yetkili çıkmıyor.
Bu sefer durum farklı, kenarından dolanarak geçiştirilemez...
Cumhurbaşkanına, Türkçe , küfür edildi.
Yine, kontenjan bakanları, bilindik cümleleri sarf ettiler, sözcüler, sözcükleri rüzgara verdiler.
Cumhurbaşkanının avukatı da - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş.
Anayasamızın, 104 . maddesine göre, Cumhurbaşkanı, Devletin başıdır, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eder..
Bu nedenle küfür/hakaret sadece Cumhurbaşkanının şahsı ile sınırlı değildir.
İç hukukta, Ceza Kanunu'nun uygulanmasını talep etmek, kişisel ve "pasif savunma" kapsamında bir tavırdır.
İstanbul'da, Kaşıkçıyı eritip yok eden , Suudi devlet görevlisi eşkıyalar için de iç hukuk yollarına müracaat edilmiş ve cinayet ortada kalmıştı.
Benzer bir uygulama da, Mavi Marmara gemisinde katledilenler için yapılmış, "kan bedeli " üzerinden yargılama süreci kadük hale gelmişti.
T.C. yargısının verdiği cezai hükümlerinin yabancılar üzerinde tenfiz/infaz kabiliyeti, politik mülahazalar devreye girince- gerekli ve yeterli bir sonuca ulaşamıyor.
Yunan Cumhurbaşkanı bayan Katerina, Nükhet Duru'nun şarkısındaki Mahmure gibi, topuklu ayakkabıları ile "tek" tek" basarak, bir gün Meis adasında , ertesi gün Karada da , bugün de Güney Kıbrıs'ta -neredeyse , düşman gördükleri -Türkiye tarafını çatlatma tavırları içinde.
Recep Tayyip Erdoğan, kendi şahsi varlığının dışında T.C. Cumhurbaşkanıdır ve ona yapılan küfür, devlet ve millete yapılmıştır.
Zatını korumak, şahsi avukatlarının değil- Devletin görevidir, gereği ne ise yapılmalıdır ,boş retorikler ile geçiştirilemez.





Gül Tanyeri