Yerli ve Milli Yargı - 19/01/2021 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Son zamanlarda, gerek Anayasa Mahkemesi kararları, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları iç hukukta "trafik cezası" kadar bir müeyyide gücüne sahip değil..
Her iki mahkeme, uluslararası ve iç hukuk bakımından, -temel hak ve özgürlükler üzerinden- hak ihlallerini denetliyor,.. AYM iç hukukta nihai müracaat mercii, temel hak ve özgürlükler konusunda verdiği kararların Anayasa hükmünce kesin bağlayıcı gücü var, fakat, alt derece mahkemeleri, AYM kararlarını ciddiye almıyorlar. Hak ihlali tespitlerine rağmen, "dediğim dedik , çaldığım düdük" pervasızlığı içindeler.. Anayasa m. 153 açık hükmüne rağmen, , Ülke iç hukuku bakımından, mahkemelerin AYM kararlarına "peçete" muamelesi yapmaları, hukuk güvenliği bakımından, hukuk devletinin ağır ihlaline tekabül ediyor. AİHM kararları da aynı muameleye maruz kalıyor, temel hak ve özgürlükler konusunda Anayasa'nın referans gösterdiği tek uluslararası sözleşme AİHS olmasına rağmen, söz konusu Sözleşmenin denetim organı olan AİHM 'nin, aynı konuda, bir sulh ceza mahkemesi kadar yaptırım gücü yok. Yine Anayasa m. 90/4 gereği, uluslararası sözleşmeler, ihtilaflı konularda , iç hukuka nazaran üstün norm olarak uygulama kabiliyetine sahip. Hal böyle olmasına rağmen, iç hukuk düzeninde olağan yargı , AYM ve AİHM yargısının üstünde .. Örnek olarak, temel bir insan hakkı olan, adil yargılama konusunda, hak ihlali tespit edilmiş olmasına rağmen, AYM veya AİHM kararların hukuki gereği yapılmıyor, sanık/mağdurlar, -mahkum olmadan- adil olmadığı tespit edilen yargılama süreçlerine mahkum ediliyorlar.. Hukuksuzluk mızrakları çuvallara sığmayı bırakın, delik deşik edip, hak ihlali rezaletleri saklanamaz hale gelip , uluslararası eleştiriler yoğunlaşınca , Külliye Baş danışmanı, ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkan vekili, konuya bodoslamadan girip şapkadan tavşan çıkardı.. Tavşan'ın adı, "Milli yargı yetkisi" ..!! Şapkayı tutan; ulusal yargı ile, AİHM ilişkisinin, "hiyerarşik" olmadığını iddia ediyor.. Hiyerarşiden ne anlıyor belirsiz... tabiidir ki, iki yargı erkinin ilişkisi; ast üst ilişkisi değil,, ama norm ölçütü bakımından, AİHM 'nin uygulama üstünlüğü var, en azından Anayasa'da öyle yazıyor, bu nedenle , kıraathane popülizmi ile tanımlanamaz....!! AİHS'ni imzalamışsın Anayasa'da üstün norm olarak düzenlemişsin, denetim organı olan AİHM'ne bireysel başvuruyu ve sonuçta yargı yetkisini kabul etmişsin, çıkan kararlar, meşrebine uymayınca yaklaşık otuz yıldır içtihatlarla zenginleşen pozitif "temel hak ve özgürlük" süreçlerinin karşısına , kerameti kendinden mülhem, -milli yargı yetkisi- kavramını çıkarıyorsun.. Bu durum, "tek kişilik yürütme" mantığının hak ve hukuk versiyonu olarak gündeme sokuluyor gibi.. Neredeyse sınırsız yetkili ve de sınırsız sorumsuz Cumhurbaşkanlığı rejiminde, yüksek yargıda ve yargı organlarının üst kurullarında -ağırlıklı atama- yetkisi var … Atanan önemli yargı mensupları , gelin/güvey kıyafetleri ile, kendi seçicilerini -resmi makamda- ziyaret edip -hayır dua- alabiliyorlar.. Bu tarz ünsiyetlerin yargısını toptancı bir tarif içinde "milli yargı" diye ileri sürmek, bırakın insan hakları hukukunu, hiçbir ölçüye sığmıyor.. Hasan Destancı |
|||||||||
|