Bazı bakanlar ve mahdumlarır, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile yakalanınca, iktidar savunmaya geçti, esasında ortada savunulacak bir durum olmayınca da yine "sandık" muhabbetine giriştiler, kararı "sandık" verecek demeye başladılar, yani, ortada, rüşvet var, yolsuzluk diz boyu, müteahhitler, hazineyi yağmalıyor, bir de üstüne üstlük, milletin "bir tarafına" koyuyorlar,iktidar ve ortakları sandık meseleyi halledecek diyorlar.. Dünya demokrasi tarihinde böyle bir pişkinlik örneği yok, dünyada suç işleyenleri, kim olurlarsa olsunlar, mahkemeler yargılar ve kanuna göre karar verirler,kimse, "yakında önünüze sandık gelecek, sandık meseleyi(rüşvet,yolsuzluklar) çözer diyemez,
Amerika Başkanı, gayr-ı meşru ilişkide yakalandı, (hazineyi de soymamış, bir genç kadınla ilişkiye girmişti) kongre'nin kurduğu komisyonda sorgulandı,
her tarafı didik, didik edildi, az daha başkanlıktan azlediliyordu, zor kurtuldu, başkan, "yahu, yakında sandık gelecek, sandık bu meseleyi çözer" demedi, kuzu,kuzu gitti ifade verdi, özür diledi(komisyona ve kamuoyuna yalan söylediği için), bizim buralarda, adamın oğlu yolsuzluktan içerde, seçmeninin karşısınma çıkıyor ve "canım size feda" diyor.. Yolsuzlukla, "can feda" arasında nasıl bir ilişki varsa.!!.
Demokrasiyi de yolsuzluklara uydurduk, "sandık çözsün" deyip geçiyorlar, seçim sandığı full otomatik çamaşır makinesı sanki, içine her türlü yolsuzluğu at , yüksek devir hızıyla aklasın paklasın...,

Özden Barışçı