Kılıç hakkı, kul hakkı - 10/05/2021 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Müslümanlığın ilk Kıblesi olarak kabul edilen Mescid-i Aksa saldırıya uğradı, çok sayıda yaralı ve ağır yaralılar var, saldırı devam ediyor..
Fanatik Yahudiler, 6 gün savaşlarının 1967- "İbrani takvimine" göre yıl dönümünü "Kudüs günü" olarak , kutluyorlar ve 9-10 mayısa denk gelen bu günde, Mescit-i Aksaya saldırdılar. İçinde bulunduğumuz coğrafya, inanç, ibadet ve ibadethane konularında -yer ve zaman - bakımından çok özel sahiplenmelerin hüküm sürdükleri kadim toprakları ifade ediyor ve "zaman" bu hassasiyetler bakımından sadece, daha çok mensubiyet üretiyor.. Bizanstan bu yana, en tartışmalı konulardan biri olan "Ayasofyanın ibadetgâh statüsü, yakın zaman önce bir icrai tasarrufla Cami haline dönüştürülmüş ve sürekli ibadete tahsis edilmişti.. Bu tasarrufun menşei olarak Fatih'in vakfiyesi ileri sürülmüş ve Ayasofya'nın "kılıç hakkı " ve Cami olarak, vakfedildiği ileri sürülmüştü.. Vakıf kültüründe ve mevzuatında, vakfedilen ve vakıf ayırımı bulunuyor.. Fatih tarafından, Ayasofya için bir vakıf kurulduğu konusu ile, Ayasofya'nın cami olarak vakfedilmiş olması, hukuk tekniği bakımından çelişkili bir duruma işaret ediyor. İlgili Vakfın amacı, vakfedilenin idaresi ve işletilmesi için gerekli olan desteğin sağlanması olup, paralel olarak vakıf konusu üzerinde sürekli bir "hakim" tasarruf hakkını içermez. Bu husus, Vakfın amacı yanında, yürürlükteki mevzuata ve de siyasete göre belirlenir ve uygulanır. Kılıç hakkı üzerinden, kadim hassasiyetleri göz ardı etmenin, coğrafyanın bir başka bölgesinde bir başka hassasiyeti tahrik etme potansiyeli bulunuyor. Müslümanlığın ilk kıblesi olan Mescit-i Aksa ile "aynı zeminde" iddiası ile - Süleyman tapınağı üzerinden gündemdeki mevcut gerginliklerin süregelmesinin sakıncalı sonuçları olacak gibi gözüküyor.. Giderek saldırganlaşan ve her türlü vesileyi suistimal etmeyi yerleşik bir politika olarak benimseyen İsrail karşısında, İslam aleminin nüfus ve zenginlik kaynakları bakımından , mukayeseli üstünlüğü ile bağdaşmayan, pasif tutumu da üzüntü verici.. Ne tesadüftür ki; Ayasofya , Bizans'tan bu yana ayakta kalmış bir kadim ibadethane, Süleyman tapınağı kalıntıları üzerindeki Bazilika da Bizans imparatoru I Justinianus tarafından yaptırılmış, sonra yıkılmış.. Özetle, ibadetgâhlar, bu coğrafyanın kadim zamanlardan bu yana ortak ve hassas gerçekleri, "Kılıç hakkı" yerine "kul hakkı" gözeten çözümler geçmesi herkesin yararına olur.... Derya Demirci |
|||||||||
|