Akp, 2002'den bu yana iktidarda,tek başına ülkeyi yönetiyor, son zamanlarda, "milliyetçi" kimlikli partiler tarafından - dışardan- destekleniyor..
Anayasal rejim üzerinde,"şaibeli bir Referandumda" az bir oy farkı ile radikal bir değişiklik yapıldı ve sonuç olarak, ülke; demokratik dünyada benzeri olmayan- tek kişinin kalemi ucunda bir yönetim altında....
Akp'nin iç ve dış siyasette tıkandığının işaretleri süratle artıyor, çok ciddi yolsuzluk iddiaları var, medyadaki temsilcileri dahi, -çökertme türküleri eşliğinde- kara para işlerine çökmüş gözüküyorlar, tuhaf ses kayıtları tedavülde, iç güvenlikten sorumlu bakan ağır ithamlar altında, kimse "hesap verme konusunda" kılını kıpırdatmıyor.
Görünen o ki, Akp, uzun süreli iktidarındaki "saadet" devrinin sonuna yaklaşıyor...
Bu durumun farkına ilk varan da , siyasette raf ömrünü tamamlamış olan Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı oldu, gidişatın "hayra doğru" olmadığını gördü ve millet ittifakında saf tutmuş olan partisini cumhur ittifakı yanına çekmek için - ortada olmayan -kongrede liste hazırlayacağını ilan etti..!!
Saadet Partisi eski genel başkanı , "vebali büyük olanla ittifak olmaz" paylaşımına atıfta bulundu ve yanlış işler değerlendirmesi yaptı..
Saadet partisinde; "Saadeti Akp'nin günahlarına katamazsın" sesleri yükseliyor.
Anlaşıldığı kadarı ile, Saadet Partisi kendi rotasından taviz vermiyor.....
Diğer taraftan, İslamcı siyasetin kutup başı Erbakan'ın oğlu, Yeniden Refah Partisi - yeni ve Adil bir Dünya sloganı ile- Kırklareli 'den Hakkari'ye yurt sathında teşkilatlanmasını tamamlamış durumda..
Akp, içinden serpildiği adil düzenin paydaşları ile değil, iyice marjinalleşen- milliyetçi siyasetle- yolunun sonuna doğru- ilerlemek zorunda görünüyor..
Evvel eski, İslamcı tefekkürün siyasi retoriğinde,; Asr-ı Saadet'e hasret vurgusu vardır , yüksek ahlakın hüküm sürdüğü ideal bir toplum hayali ve özlemi yol göstericidir.
Bugün gelinen nokta ne yazık ki, bu hayalin çok ötesinde bir gerçeği ortaya koymaktadır...
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu bazı üyeleri- eş zamanlı olarak bu tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorlar..
Sanki vakit geç gibi..!!!

Sevim Serengil