Büyükelçiler ve "yargı üzerinde vesayet"..!! - 19/10/2021 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararına rağmen serbest bırakılmayan Kavala ve Demirtaş ile ilgili olarak, Eylül ayında yaptığı son incelemesinde, 30 Kasım- 02 Aralık tarihlerin yapılacak- sonraki- toplantısına kadar AİHM kararları gereği yerine getirilmezse, "yasal süreç" başlatacağını duyurmuştu...
Yasal süreçte, AİHM'nden görüş soruluyor ve bu görüş doğrultusunda karar alınıyor.... AİHM, muhtemelen, kendi kararları hakkında Türkiye'de siyasi süzgeç yolu ile "idari" takdir hakkı kullanıldığı ve genellikle uygulama sorunları olduğuna işaret edecek.. Bu görüş sonucu, uygulanabilecek müeyyideler arasında; Konsey üyeliğinin askıya alınması ve dahi üyelikten ihraç prosedürü de bulunuyor.. AİHM bu iktidar tarafında herhangi bir Tüketici Hakem Heyeti kadar bile ciddiye alınmıyor.. İç yargı yolları bakımından da, muhalif unsurlar senelerce Savcı yüzü bile göremeyebiliyor ( örnek Kavala'nın 4 yıldır, herhangi bir savcı ile teşerrüf edemediğine dair beyanı..!!).. Kavala, dosyası, -tahliye ve derhal ek iddianame ile tutuklama - sarkacında sallanıyor..... Demirtaş da, seçilmiş dokunulmazlığına rağmen" komik" - bir tek atımlık anayasa değişikliği- ile Edirne'de ikamete mecbur durumda, arada duruşmalara katılıyor ama, ABD menşeli bir casus Papaz veya DW gazetecisi olmadığı için hiç şansı bulunmuyor.. Tutukluluk süreçleri uzadıkça, dünya üzerinde yalnız kendilerine demokrat kesimlerde- "dostlar alışverişte görsün "halinde, hafif huysuzlanmalar baş gösteriyor.. Son örnek; bazı sefir-i kabirler, "insaf yahu" deme zorunluluğunda kaldılar, uygar dünyanın vicdanı,- full pansiyon ama sudan ucuz- mülteci/anayurt oteli olarak ülke işlevselliğine rağmen,- ortak ses verdiler, "reisi" uyardılar.. Bildiride Kavala dosyasındaki hukuki tuhaflıklara dikkat çekilerek, Matruşka bebekleri gibi, dosya içinden "tavşan dosya" çıkararak tutukluluk süresinin neredeyse ebed müddete çevrilme tehlikesi taşıdığı ve sonuçta, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygı ve şeffaflık ilkelerinin tahrip edildiği hususlarına vurgu yapılmış.. Kavalanın derhal serbest bırakılması talimatı da aleni olarak , pervasızca ortaya konuyor.... İktidarın teşkilatlara yayılmış sözcüleri, fevkalade asabi çıkışlar yaptılar, egemenlik haklarına vurgu yaparak "retorik" had bildirme yarışına giriştiler.. Bu beyhude çabalar, rahip Branson ve DW muhabirinin imtiyazlı yargılanma süreçlerini hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyor.. BM Genel Kurulunda "dünya beşten büyüktür" diskuru çekip, Afrika'da emperyal sömürgeciliğe ayar verirken, egemenliğe saldıran bu muhteremler, sadece dış işlerine çağrılıp ikaz edilmiş.... Dış işleri Bakanlık sözcülüğü de ,- demirci körüğü gibi- iktidara paralel üfürmeyi, diplomasi zannediyor.. Halbuki, adamlar , yargı üzerinde "iktidar vesayeti" var diyorlar.. Her muhalif tavra, "vesayet "yakıştırması yapıp rezil rüsva etmeye çalışanlar,, bu arkadaşları sadece dostça uyarıyorlar.. Bakanlıkta meslek memuru kaldı mı belirsiz , olanların da sesi soluğu çıkmıyor, ama; , "persona non grata " diye bir kavram var, diplomatik lisanda, "istenmeyen kişi" anlamında kullanılıyor.. (süre verip deport/sınır dışı etmek...) Hadsize "had bildirmeyi" tanımlıyor.... Ama hayata geçirmek için/"ilan etmek".. , az biraz da olsa "yürek" lazım.. Üfürmekle olmuyor... Vedia Ateş.. |
|||||||||
|