Piyasalar yayık gibi çalkalanmaya başlayınca dolar yırtık uçurtma gibi yükselip, Tl en yoksul paralar karşısında bile mahcubiyetten küçülüp, büzüldükçe şapkadan yeni bir tavşan çıkarıldı..
Bankalardaki döviz mevduatı üzerinden yeni bir oyun sahneye kondu, genelde "kazan kazan" insaf ölçüsünü rehber alan iktidar, bu defa, yoksulun asgari ücret artışına karşı, varsılın banka hesaplarına "ballı" garanti verme kararı aldı.
Türkiye'de, dört kişilik ailenin açlık sınırı 4900 Tl civarı olarak hesaplanıyor, yoksulluk sınırı da 9000 Tl civarında.. (eksiği olabilir..)
2825 Tl. olan asgari ücreti 4250 Tl yaparak, yaygınlaşan yoksulluğu makyajlayan iktidar, birikimlerini -döviz cinsinden- banka kasalarında nadasa bırakmışları unutmadı ve Hazine Garantisi borusu döşeme alışkanlığını sürdürdü, varsılları da kapsama alanına aldı.
Beşli teşkilat sadece kur garantisi ile icra-ı sanat eyliyorlar, mevduat mudileri ise, duble (faiz artı kur) hesaplamalar ile nemalanacaklar.
Tl mevduatları hazineden, döviz mevduatları ise merkez bankasından fonlanacak..
Ekonomi literatüründe olağanüstü hallere mahsus sayılan uygulamaları devreye alan iktidar, aynı hesap içinde, hem kur hem de faiz garantisini paçal yaparak varsılları iyice rehavete sevk edecek..
Sonuçta, açlık sınırını bir tık ileriye taşıyan asgari ücret zammına karşılık "varyemez" lere sağlam bir kıyak yapılmış oluyor, üstelik de yoksulların hakkından.....
Devlet, sıradan bir tasarruf ile , , hazineden "ulufe" dağıtıyor..
O zaman; anayasal eşitlik gereği ; Asgari ücret zammı da -eşel mobil- düzeninde, belli periodlar içinde , hiç olmazsa ekonomik çalkantı ve kriz sona erene kadar,-- kur ve faiz koruması altına alınsın, tahakkuk etmeden enflasyon dehlizlerinde kaybolan, "zam"cıklar az da olsa dertlere deva olsun...!!.
Yolsuzluk yasaklar ve yoksulluk ile mücadele üçlemesini iktidarlarının mottosu yapanlar, meseleye bir de Köroğlu gibi baksınlar, ama, zenginden alıp fakire vermekten geçtik, "ulufe " verir gibi değil , "eşitlik" üzerinden yoksulları kollasınlar..


Kemal Kaygılı