Kılıçdaroğlu "helalleşme" çıkışından sonra, 28 Şubat mağdurlarına da sahip çıktı.
20 seneyi geçkin süredir, Akp'yi destekleyen ve her gün biraz daha "muhafazakar konforu" artan kitlenin, olası bir iktidar değişikliğinde ,-mutasavver- endişelerini gidermek için özel bir çaba sarf ediyor..
En son, Erbakan merhumun sene-i devriyesinde, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak retoriğini tekrarladı.
Kılıçdaroğlu'nun son dönem siyaset pratiği, ağırlıklı olarak , muhafazakar camiaya dönük liberal cemaat ile aynı söylem üzerinden kurgulanmış bir görüntü veriyor..
Kendisi, siyaset tarzı bakımından pasifist bir üslubu benimsiyor, başka bir ana muhalefet lideri toplumsal gerilimi bu seviyede yumuşatamazdı..
İktidarın ısrarla kullandığı ayrımcı dile karşı birleştirici bir siyaseti öne çıkarıyor.
Seçim sathına girildiği bu günlerde, varsayılan bütün iyi niyetine rağmen,"kantarın topuzu" 'nu kaçırma ihtimali artıyor.
Chp'nin geleneği ve genleri bakımından, kurucu Cumhuriyet "demokrasi" nakısalı bir döneme tekabül etmiyor.
Cemaat ve liberal ortaklığının dinci muhafazakar ortaklığında üretilen bir şehir efsanesi olarak propaganda edilen dönemi bugünün dirhemleri ile terazilemek absürt ötesi bir davranış biçimi..
Alıcısı var ama satıcısı Chp'nin geleneksel seçmeni değil.
Millet ittifakı için sarf ettiği emek takdire değer, ama , Chp'ni bu kadrajda görenlerle kurulan ittifakın akibeti, ağırlıklı olarak kendi partisinin oy kemiyeti üzerinden belirlenecek..
Yıllardır iktidar konforu yaşayanların halen mağdur kabul edildiği, yıllardır "kara koyun" olarak damgalananların tuzu kurular olarak değerlendirme dışı bırakılması, reel politikaya ne kadar uyuyor, düşünmekte fayda var..
"Ekmek için Ekmeleddin" gerçek üstü siyasal deneyinde, "tıpış tıpış gidip oy verecekler" mottosu Türkiye'ye neye mal oldu, hatırlamakta fayda var..
Orada"hala"ne kadar endişeli var , bilinmez -bu tarafta-"tuzu kurular" da çok rahat değil..!!

Pervin Kalemli