Akp dış politikası; "Bir dargın bir barışık..!!" - 24/05/2022 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Her ne kadar, bütün politik icraatlarını " win win" kazan, kazan, uzerine kurguladıklarını iddia etseler de, sonuç; genel toplamda "sıfır"
Cumhuriyetçiler, barış ve güvenlik bileşkesi üzerinden, bölgenin merkezi konumunda bir siyaseti hedeflediler.. Daha henüz, dünya birbirinin boğazına çökmemişken, 1934'te Balkan Paktını, 1937'de Sadabad Paktını kurdu. Balkanları ve Ortadoğuyu kendi etrafında, olası emperyal sızmalara karşı tahkim etme hedefini önceledi. Kurtlar sofrasından ağır yaralı olarak kurtulmuş olmasına rağmen, "yurtta sulh, cihanda sulh" şiarını dünya kamuoyunun önüne koydu. Sadabad paktından, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığına gelinen sürecin bugünkü maliyeti, her ne kadar komşular ile sıfır sorun ambalajında sunulmuş olsa da, ne yazık ki, ateşin ortasında bir Türkiye manzarası çiziyor.. Özellikle , güney sınırlarımız dibinde, sayın Cumhurbaşkanının ifadesi ile acilen 30 Km'lik bir güvenlik derinliğine ihtiyacımız var.. Fıratın doğusunda bütün orta doğuyu etkileyecek bir yapay devlet kurduruluyor ve bir numaralı iç güvenlik sorunumuz olma potansiyeli taşıyor.. Her ne kadar hamisi Abd gibi gözükse de , kuklacının İsrail olduğu herkesin bildiği bir sır..!! "One minute" ile projelenen Davos babalanmasının sonucu, sular durulmadı. Büyük elçimizin altına verilen Diyarbakır kıraathanelerinde yaygın ebatlarda bir sandalye ile aşağılama, "Mavi Marmara" gemisinde İsrail askerlerince alenen katledilen vatandaşlar, BM Genel Sekreterliğince hazırlanan Palmer raporu komedisi (İsrailin meşru müdafa halinde olduğu sonucuna vararak, sadece üzüntü belirtip herhangi bir özür içermiyordu).. Neredeyse, Kaşıkçı davasının replikası bir yargılama ile, kurbanların ailelerini mahzun eden tazminatlara razı olma, v.s.. Davostan bu yana serin esen rüzgarları melteme çevirmek için , dışişleri bakanı İsrailde, ikinci katipliğe kadar indirilen misyon görevine büyükelçi atamalarını görüşecek,.. Körfez ilişkilerinde de aynı havalar esiyor, darılmalar, barışmalar. Tam ortalık durulma halindeyken Yunanistan Başbakanı da şahsen hedef alındı, "daha da Davosa gelmem" denildiği gibi, yıllık Stratejik Konsey toplantısı iptal edildi, Yunanistan Başbakanı ile de "daha da görüşmem" aşamasına geçildi.. Sebep, Abd kongresinde üstü kapalı, isim vermeden Türkiyeyi eleştirmiş, ne yapacaktı, ülkesinin dört bir tarafını Abd üssü yapmış, Kongrede temsilciler meclisi, senato ortak toplantısında konuşmuş, dakikalarca ayakta alkışlanmış-. Sayın cumhurbaşkanının tepkisi doğru fakat rötarlı, Lozan anlaşma hükümlerini çiğneyip, Aydın ilimizin ilçeleri sayılacak adalarda had safhada silahlanma yapıldı, askerler yerleştirildi, savunma bakanları hafta sonu mangal yapıp- ateşi harlarken- dumanı bizim tarafa yelpazeliyorlar... Yeni rejimin bir cilvesi olarak, dış politikada, yabancı devlet başkanları, Cumhurbaşkanın Piyalepaşadan kıraathane arkadaşı gibi..!! Bazen darılıyor, bazen barışıyor, dün çok ağır ithamlarda bulundukları ile yeniden eski günlere dönme çabalarına girişiyor, doğru da yapıyor, hep dargın kalmanın anlamı yok, zaten. Dışişleri bürokrasisi denklem dışı olduğu için ,onların da herhangi bir manevra sorunu yok.. Bu arada zahirde bir Nato krizi de var gibi , cumhur ittifakı ortağı , hemen çıkalım başka bir güvenlik teşkilatı kuralım diyerek gazı kökledi, halbuki sayın Cumhurbaşkanı gaz debriyaj gidiyor, yarın bir gün ne olur bilinmez.. İsveç, Finlandiya yetkilileri, aday üyelik konusunda sayın Cumhurbaşkanının veto sunu aşmak için geliyorlar, hafif tertip dayak yiyeceklerinin farkındalar muhtemelen, cumhuriyetin kurucuları , yok Balkan Paktı yok Sadabad paktı, dış politikayı fazla ciddiye almışlar gibi..!! Kazım Karadeniz |
|||||||||
|