İmamamoğlu'nun aldığı mahkumiyet kararı ortalığı karıştırdı, beklediklerinden daha sert bir tepki ortaya çıkınca "ihtiyatlar" sahaya sürülmeye başladı.
Yargı kararının tutar tarafı yok... hukuk açısından tartışmayı dahi hak etmiyor..
"Ahmak" sözü üzerine "monşer" hassasiyeti gösterenler, kendi cenahlarından milletin yarısından çoğuna "ezik, büzük çürük gibi latif tanımlamalarla yapılan "iltifatları unutmuş gibiler..
Hukuk ucubesi yargılamalar konusunda kimse laf edemeyecek, ama ağalar beyler , millete ..kadınlı erkekli hakaret edecekler. Nerede bu yoğurdun bolluğu?!!.. Külliyenin uleması, hukuk konuşacağına, reisine siyasi güzelleme yapmış..
Erdoğan ve İmamoğlu vakaları arasında benzerlik yokmuş, mukayese edilemezmiş, bir tanesi "kutlu yürüyüş" başlatmış, diğeri "kuru sıkı" demeye getiriyor..!!
Erdoğan İstanbul Belediye Başkanlığını % 20 küsur ile kazandı , yürüyüşünü başlattı,
İmamoğlu, 20 kusur yıllık parti/ devlet teşkilatına karşı iki defa üst üste, ikincisinde de neredeyse ittifakla kazandı...
Başlangıç olarak, Erdoğandan çok daha daha fazla averaja sahip .. Yürüyüşünün nereye gideceği üzerinde ahkam kesmek abesle iştigal..
Erdoğan aldığı mahkumiyet kararı: ifade özgürlüğü kapsamında bir şiir okuma ile mi ilgili yoksa; halkın bir kesimini alenen tahrik ile mi ilgili, tartışılır..
Hukuk ve kanun yorum üzerinden içtihat üretir, hukukta muhtelif yorum tarzları vardır, kimsenin paşa gönlüne göre yorum yapma ayrıcalığı yoktur..
Şiirde geçen, kışla, camiler, asker müminler, miğfer, kubbeler, süngü minareler, zamanın ruhu bakımından, Erdoğan'ın okuduğu zaman dilimine ne kadar uygun düşmektedir, yoksa ülke işgal altındaydı, diğerleri farkına mı varmamışlardı?..!!
Kanunların ruhu ( ratio legis) ve zamanın ruhu ilelebet düz bir çizgide ilerlemez ve baskı altına alınamaz..
Değişen zamanlardayız, uzun zamandır milletin önüne konan menü, bayatladı, üstelik peynir fiyatı et fiyatını da geçti...!!!












Rüstem Zaloğlu