Yüksek Seçim Kurulu'nun itibarı..!! - 03/01/2023 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
İmamoğlu, ySK üyelerine hakaret ettiği gerekçesi ile açılan davada 2 yıl, 7 Ay, 15 gün hapis cezası aldı ve siyaset yapmaktan yasaklandı. Karar İstinaf ve Temyiz safhalarının tamamlanmasını bekliyor..
İddianame/ Dava konusu, seçimlerin iptali süreci ile alakalı olarak kullanılan "ahmak" sözcüğünün muhatabının YSK üyeleri olduğu kabulüne dayanıyor... İmamoğlu'nun, kendisi ile ilgili kullanılan aynı sözcüğün iadesi zımnında bir ifadede bulunduğu ve YSK üyelerini kast etmediğini savunması kabul görmedi. Davayı ciddiye almadığı ve bir Ordu seyahati sırasında sarfettiği - dava dışı bir sözcüğü- de hüküm gerekçesine eklenerek, takdiri indirimden yararlandırılmadı. en üst seviyeden ceza tayin edildi.. Meselenin hukuki değerlendirilmesi bir yana, konu, YSK'nun kurum olarak itibarı bakımından, ciddi tenakuzlar barındırıyor.. Kılıçdaroğlu, iptal edilen İstanbul seçimlerinden bu yana, sürekli olarak, YSK'da - seçim iptalinde karşı oy kullanan bir üye hariç- bir "çete oluşumu" iddiasında bulunuyor.. Son olarak 03.01.2023 grup toplantısında da aynı iddiayı dillendirdi. YSK, tuhaf bir biçimde, yasal yollara müracaat edip, kurumun itibarını savunmuyor. Türkiye demokrasisinde seçimlerin Anayasal teminatı olan bir yüksek yargı organı, ana muhalefetin , "çete" suçlamasına cevap vermiyor , ama, seçilmiş bir belediye başkanının muhatabı şüpheli "ahmak" imasını üzerine alıp, mazbata iptalinin yolunu açıyor.. Mevcut YSK, kurumun itibarını koruma konusunda ağır bir ihmal içinde.. Savcılar da, "ahmak" konusunda gösterdikleri hassasiyeti göstermiyorlar "çete" konusunda kulaklarının üzerine yatmış gözüküyorlar, onlar da, - bir suç işlenmesi bilgisine sahip olunca soruşturma açma zorunluluğu ve sorumluluğu- görevlerini ihmal ediyorlar. Türkiye'de, ilgili savcılar ve YSK, sanki müştereken ve müteselsilen ve de eş zamanlı, tecahül-ü arifane (bilip de bilmemezlikten gelme) halindeler.. Ne idda makamı ne de YSK, kendi görev alanlarında "layüsel" davranma serbestisine sahip değiller, bu konuda takdir hakları yok ve gereğini yapmak zorundalar.. "Çete" kelimesinin, sözlük anlamını bilmedikleri düşünülemez, "ahmak" sözcüğü ile mukayese edilince, tüyleri diken diken edecek bir iddia ile karşı karşıyalar.. Bu durumlarda; Neyzen Tevfik'e mal edilen bir söz var, adaba uydurup söylenecek olursa, "tonton dersin alınır, yanağından makas alırsın aldırmaz" gibi..!! Kurumların itibarı sadece kendilerini değil, milletin bütününü ilgilendirir.. Kimsenin, üzerlerine gölge düşürmeye hakları yok..!! Hasan Karaman |
|||||||||
|