26 Ağustos, kurtuluş savaşı tarihimizin en önemli gönlerinden,
Akşener, büyük bir pervasızlıkla bu günü kendi şahsi siyasetine alet etti .. Parti siyasetinde kendi liderliğini konsolide etmek için kullandı, sanırsın, hanımefendi her türlü hatadan münezzeh, üstü kapalı soyut kelamlarla, sözde özür diliyor, retoriğin dibini buluyor..
İyi parti, bir önceki seçimlere göre yerinde bile sayamıyor..
Seçim başarısızlığının faturasını Kılıçdaroğlu'na kesiyor, diğer ittifak üyeleri de, kendi seçmenlerinin Chp'ne -iflah olmaz- karşı tarihsel karşıtlığını ileri sürerek, Chp'ni başarısızlığın müsebbibi olarak gösteriyorlar..
Kılıçdaroğlu liderliğindeki Chp, bütün bu suçlamaları hak ediyor..
Reel siyasette naifliğe yer yok..
Millete çocukça kalp işaretleri yapma derdine düşüp, sandık başlarını boş bırakırsan, milyonlarca geçersiz oyu, - tarihi referandumda- sandıklara doldurup, anayasal rejimi ifsad etme cüreti ile (sandık demokrasisinde), her türlü hile konusunda kendilerini kanıtlamış olanlar, seçimlerde, istedikleri sonucu çıkarırlar ve vuslat -hiç gelmeyecek olan- bir başka bahara kalır.!!
Ama, millet ittifakında Chp'nin yanında gibi görünenlerin siyasi etik bakımından, hiç te güvenilecek paydaşlar olmadığı da kanıtlanmış olur ve de haminnesine oy verdiremeyenler, ile Chp, hangi ortaklığı kurmuş oldu, sorusunun cevabı da havada kalır..
Muhalif kanatta, ergen siyaseti ile iktidarın ekmeğine sürekli lezzetli tereyağ sürenlerin, iktidar gibi bir dertleri olmadığı, günü idare ettikleri şüphesi de açığa çıkar..
Seçimden bu kadar zaman sonra hala, birbirlerine fatura kesip, millete hesap vermeyenlerin Türkiye'ye maliyetlerine bakılınca, yakın gelecekte de her hangi bir ümit ışığı ortaya koyamadıkları ortada..
Tarihin en başarısız iktidarı olup, milleti kuru soğanı dilimle yemeye mahkum eden iktidarın eğlendiği bir muhalefet olmanın ayıbı, oy veren %48.5 değil, muhalif oyların ne manaya geldiğini hala idrak edemeyenlerde olduğu da toplumun trajik bir gerçeği..
26 ağustosun da ne olduğunu kavrayamayıp, sade suya tirit siyasetine dekor yapanları da toplum; kendi terazisinde uygun bir biçimde tartacaktır..
Umudu canlı tutmak lazım, mevcutlardan bir çare olmayacak gibi,
Ama,
Namık Kemal'in Vatan Mersiyesinde olduğu gibi, elbet bulunur biri, kurtaracak Türk siyasetini..!!






Kemal Korkusuz