Devlet Bey son gurup konuşmasında kızdıklarına -bermutad -verdiği ayarın çıtasını iyice yükseltti, ismini de vererek yayın organını ve mensubu gazetecileri, toptan ve alenen tehdit etti.
Teşvikçisi ve müellifi olduğu mevcut rejim , bugün gelinen noktada, kendisine bu konforu sağlıyor..!!
Falanca kişi "mapus damından çıksın, yattığı yeter " diyor, anında çıkartılıyor, arkadaş, hemen gelip elini öpüyor, kol kola fotoğraf çektiriyor, yıllardır tecritte olan "bebek katili" namlı terörist başını meclise getirin, " silah bırakma çağrısı yapsın, onu da salarız" buyuruyor, zat_ı Devlet'leri için dahi biraz abartılı bir talep olduğuna dair "hadsiz" eleştiriler arttınca, "o zaman DEM gurubu İmralı'da yüz yüze temas etsin" talimatı veriyor, koca DEM grubu ikiletmiyor "o saat" İmralı izni için Adalet Bakanına başvuru yapılıyor...
Yanında tedris eylediği Türkeş Bey' de oy temsiliyetine kıyasen büyük bir ağırlığa sahipti, ama ihtilal yapmış ve milliyetçi hareketi neredeyse sıfırdan kurup geliştirmiş bir asker siyasetçi olmasına rağmen, infaz müessesesine aleni müdahale edip , "mücrim" çıkartma imkanı yoktu..
Türkeş Bey, Demokrat Parti'ye ,- şimdiki iktidar partisinin esin kaynağı olan iktidar partisine- karşı ihtilal yapmış, ihtilal bildirisini radyoda okumuş, ve ihtilalcilerin en radikal üyelerinden biri olarak temayüz etmişti..
Yanında yetişmiş olan Devlet Bey ise, ihtilalin iktidardan alaşağı edip mahkum ettiği partiyi ve Başbakanını demokrasi havarisi olarak kabul eden bir siyasetçiyi, "tek kişilik yürütme "olarak destekliyor... Siyasi ömrünü, - ömür boyu olarak- uzatmak çabası içinde...
Mukayeseli bakınca, Devlet Bey'in Türkeş Bey'den daha ileri bir iktidar gücünü kullandığı ortaya çıkıyor..
Necip Fazıl muhteremin ütopyası olan, "İdeolocya örgüsü" olan rejimde tanımladığı "Başyüce" makamı'nda da herhalde ancak bu kadar bir iktidar gücü olabilirdi, üstelik, "Yüceler Kurultayı" tarafından seçilme zorunluluğu da yok!!..








Sevim Çalışkan