1894 Fransasında , Dreyfus isimli bir subay casusluktan tutuklandı, yargılama başlamadan basın tarafından suçlu ilan edildi, yargısız infazlar yapıldı,
Yargılama sonunda , Fransız istihbaratının hazırladığı rapor doğrultusunda, oy birliği ile "vatana ihanet" suçundan müebbed hapse mahkum edildi, rutbeleri söküldü ve infaz için Şeytan Adasına götürüldü.
Fakat yapılan yargılama kamuoyunu tatmin etmemiş ve ulusal ölçekte tartışmalar başlamış ve dahi neredeyse yargılama süreci ve sonucu ulusal bir mesele haline gelmişti.
Mahkumiyetten iki yıl sonra , gerçek suçlunun başka bir kişi olduğu ortaya çıkmış, dava yeniden açılmış, fakat, ortaya çıkan suçlu iki günlük bir yargılamadan sonra beraat ettirilerek, Dreyfus'un mahkumiyetinde ısrar edilmişti,
Tartışmalar devam etmiş, Dönemin en önemli yazarlarından Emile Zola bir gazetede tarihe geçen " suçluyorum" başlıklı, cumhurbaşkanına hitaben, açık bir mektup yayınlamış ve mahkum edenleri görevi kötüye kullanmakla ve halkı aldatmakla suçlamıştı,
Zola'hakkında , mektubu nedeniyle orduya hakaretten dava açılmış ve bir yıl hapse mahkum olmuştu,
Hükümet değişikliği sonrasında, tekrar yapılan tahkikatta- mahkumiyete esas belgelerin sahte olduğu ortaya çıkmış, sahtecilik yaptığı ortaya çıkan askeri görevli suçunu itiraf etmiş ,ve gönderildiği hapishanede intihar etmişti,
Yeniden yargılama sonucu,Askeri Mahkeme adli hatayı kabul etmemiş, Dreyfus yeniden suçlu bulunmuş, bu defa "10" yıl hapse mahkum edilmişti,
Bu süreçte , Cumhurbaşkanı Dreyfus'ü affettiğini açıklamıştı.
Bu şekilde kapandığı düşünülen dava, 10 yıl sonra yeniden ele alınmış, ,Fransız Yargıtay Genel Kurulu nihai karar ile Dreyfus beraat etmiş ve sökülen nişanları 12 yıl sonra törenle kendisine iade edilmiş, ordudaki görevine dönmüş ve ayrıca legion d'Honneur. nişanı ile ödüllendirilmiştir.
Ergenekon davaları sürecinde , habis bir cemaatin yönlendirmeleri ve "gizli tanık," ifadeleri ile, yargılamalar Hukuk çizgisi dışına çıkmış ve üzerlerinde derin şüpheler oluşmuştu.
Bugünkü , yargılamalar üzerinde ,bu defa siyasetin gölgesi düştüğüne dair, kamuoyunda şüpheler artmaktadır.
Yargısal süreçler ile ilgili her tereddüt, toplumsal barış bakımından zararlı sonuçlar doğurabilir.
Dikkatli olmakta fayda vardır.










Serdar Kalın