Erdoğan , millet ile devlet arasında ihtilaf çıkarsa milletten yana taraf olurum demiş.. Başbakan, seçilmiş kişi olarak milleti temsil görev ve yükümlülüğünde..Cumhurbaşkanı olarak halkın oyu ile seçilirse, millet'i temsil görevi TBMM'ne geçecek, Devlet'ı temsil görevi, diğer anyasal görevleri yanında, kendisinin uhdesinde olacak.. Anayasal düzende,Başbakan ve yandaşları tarafından yapay olarak tartışmaya açılan millet devlet ikilği veya karşıtlığı söz konusu değil.. Halkın temsili/egemenlik ve devletin temsili farklı görevler olarak anayasalarda tanımlanıyor, bu anayasayı değiştirip, yerine her maddesi kendi meşreplerine uygun bir anayasa yapılacak olsa bile, devletin temsili ve milletin temsili farklı fasıllarda düzenlenmek zorunda,, Şu ana kadar, hem milleti hem de devleti temsil edecek bir anayasal düzen tasarlanmış değil.. Hem devletin temsilini kapsayan, hem de millet devlet ihtilafı çıkarsa,-ne tür bir ihtilaf da belli değil- milletin yanında devlete karşı bir pozisyon alma Anayasal hukuk düzeni içinde mümkün değil. Yargı'nın, -anayasal yargı dahil-, kararlarına, milletin yanındayım gerekçesiyle karşı çıkan, kurum ve kuralları yok sayan bir devlet başkanlığı hangi rejime denk düşer.. Başbakan, yargı kararlarını eleştirmede kendisini hukuk devleti ile kayıtlı hissetmedi, ve yargıyı kolayca suçladı, ama bu tavır, devletin temsili sürecinde mümkün değil. Biz yapaız, olur anlayışı ile yönetme arzusu öne çıkıyor.. Başbakanı destekleyen çevrelerin tezi de bu, sandık ile cumhurbaşkanı seçilirse, anayasanın tamamı kadük hale gelir,-yeni anayasa yapımına kadar, ne zaman olur bilinmez- seçilmiş cumhurbaşkanına göre fiili bir anayasal düzen söz kobusu olur mealinde fikir serdedenler, -iktidar medyasında-, alt yapıyı hazırlıyorlar. Başbakan'ın, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde,de facto( fiili) bir anayasal düzene geçilecek gibi gözüküyor..Sonrası, Mevlam neyler, neylerse güzel eyler,..

Tennur Saygılı