Hatay ve Adana'da Mit tırlarına yapılan baskınların mahiyeti konusunda makul bir izahat hala yok.. Cumhurbaşkanı ile bir gazeteci arasında bir haber üzerinden yapılan karşılıklı restleşme, siyasi kültürümüze katkı yapacak gibi gözüküyor.. Suriye'de yıllardır süren bir iç savaş var, tarafları hergün çoğalıyor .. Suriye artık,cihadist/ selefi meccani( karşılıksız ) her ülkeden devşirme silahlı gurupların, iktidar mücadelesi yaptıkları bir savaş alanı.. Türkiye bu savaşı başlarda önlemeye çalıştı, başaramadı ve uzun zamandır -hangi tarafta olduğu kamuoyu tarafından bilinmeyen- bir çatışmanın, bin km'lik sınırımızla ,kıyısındayız....
Sınırlarımız dışında operasyonlara destek vermenin ilk faturası olarak,Suriyeden sınırımızı ıslık çalarak geçen başıbozuklar, Reyhanlı'da bir "mesaj" operasyonu yaptı ve insanlarımızı katletti, önlenemedi.. İkinci fatura, süleyman Şah türbesinin, uluslararası hukuk bakımından belirsiz bir alana nakledilmesiyle karşımıza çıktı....
Devletler örtülü operasyonlar yaparlar, ama değişmeyen bir kural vardır.... Devlet, iş üzerinde yakalanan ajanını tanımaz, "Görevimiz tehlike" ( mission impossible) gibi dizi ve filimler,' örtülü ABD, operasyonlarında bu kurala vurgu yapılır...,
Cumhurbaşkanı, MİT tırlarına yapılan muamma baskınları kendi şahsi meselesi olarak gördü/görüyor.. Devlet'in karıştığı her "örtülü /örtüsüz" iş , ortaya çıktıktan, kamuoyuna mal olduktan sonra, Devlet'in işidir. Mit tırları meselesi, Devletler Hukukuna göre varlığı devam eden bir devletin sınırları içine silah sevkiyatı ise eğer, uluslararası hukukta farklı sonuçlar doğurur, Bayırbucak Türkmenlerine yardım malzemesi götürüyorsa farklı sonuçlar doğurur. İç hukuk bakımından sorumluluk alanları da farklıdır. Genelkurmaya ait dünya çapındaki dinleme merkezi MİT'e devredildikten sonra, anlaşıldığı kadarı ile, uluslararası her türlü operasyonlarda, MİT öne çıkarken askeri istihbarat devreden çıktı. Bugün yaşananlarda bu ayrışmanın payı olduğu anlaşılıyor....


Adaletli Yargıç