Şehit çocukları ve şehitler - 08/09/2015 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Başbakan babası yeni şehit olmuş bir çocuğu maça götürmüş, moral vermek istemiş, hassas, rakik bir davranışta bulunmuş. Basına yansıyan görüntülerden babasını yeni kaybetmiş çocuğun, herkesin bağırıp çağırdığı, neşeli tezahürat içinde eğlendiği maç ortamından sıkıldığı anlaşılıyor.
Maçın oynandığı saatlerde Dağlıca'da askerler pusu yemiş ve ağır kayıplar vermiş. Başbakan, olayın olduğu bilgisi verilen saatlerde "Neden haberdar edilmedi veya neden maçı izlemeye devam etti?" sorularının cevabı önemli... Bugünün teknolojisinde, ülke sınırları içinde, bir "takım"dan fazla askerin katledildiği saldırıdan bihaber; saatler sonra hala tribünlerde maç seyretmenin esbab-ı mucibesi nedir? Örgütün desteklediği partinin üyesi eski bir milletvekili, devlet güçlerinden önce pusu yerine intikal ettiğini, katledilen askerleri kendi arabasıyla taşıyıp güvenlik güçlerine teslim ettiğini iddia ediyor, fotoğraflar gösteriyor; aynı saatlerde, ülkenin Başbakan'ı, Genelkurmay'ı sessizlik içinde, kendi programlarını uyguluyor. Bunda bir tuhaflık yok mu? Hollanda maçı önemli, play off oynamak için üçüncü olmaya çalışmak, her ne kadar, Türkiye cesametindeki bir milli takım için hafif tertip zul olsa da, varsayalım önemli... Ancak, ülkenin bir yanında askerlerin katledilmesinden saatler sonra haberdar olamamak, vahim ötesi bir devlet zaafına işaret ediyor. Bir şehit yavrusunu teselli etmeye çalışırken, aynı zamanda, bir çok yavrunun babasız kalması ne kadar hazin. Seçim yapıldı, hükümsüz addedildi, çözüm süreci dendi, nerdeyse iç çatışma şartlarına dönüldü, analar ağlamasın derken, babasız çocuklar ağlamaya, cenazelerde feryatları ile Türkiye sarsmaya başladı... Türkiye için her kademede bir seferberlik zamanı değil midir? Hayal Gündeş |
|||||||||
|