İkinci Dünya Savaşı devam ederken, savaş bölgesinden memleketi olan Leningrad(St Petersburg)'a izne gelen asker evinin bulunduğu caddeye doğru ilerlerken , Alman bombardımanı sonucu ölenleri taşıyan bir kamyonla karşılaştı, ölüler toplu halde gömülmek üzere mezarlığa götürülüyorlardı, taşınanların birindeki bir ayakkabı tanıdık geldi, dikkatini çekti, "eşine aldığı ayakkabıya benziyordu, eve gidip, gitmeme konusunda biraz tereddüt geçirdikten sonra görevliye, ayakkabıyı giyen ölüyü görmek istediğini söyledi, görevli izin verdi, kamyona çıktı, cesede baktı, onun karısıydı,, görevliye cesedin karısına ait olduğunu ve onu alıp kendi gömmek istediğini söyledi, görevli izin verdi, görevlinin yardımıyla ceset indirildi, asker karısının zorda olsa nefes aldığını farketti, ve alıp hastahaneye götürdü,,,, Yapılan müdahaleler sonucu kadın kurtarıldı, iyileşti normal hayata döndü,, işte o kadın hamile kaldı ve 7 ekim 1952 de Vlademir Vladimiroviç Putin'i doğurdu, "Hilary Clinton'un zor seçenekler adlı kitabından"..
Ailesinin hikayesine bakılınca, Putin, neredeyse annesinin gözlerinde bir parıltı halinde iken bombardımana maruz kalmış, savaşın acı hatıralarını, özellikle bombardıman uçaklarının dehşetini, sivillerin ne kadar zarar gördüklerini, birinci elden dinlemiş ve en iyi bilmesi gereken liderlerden biri olması lazım. Sıcak denizlere inmek kulağa hoş geliyor da, kaderi de fazla zorlamamak lazım, o işi koalisyon güçleri zaten yapıyorlar, an gelir, milyonlarca masum sivilin ahı ve kanı tutar ve sorarlar, adam öldürmeyi oyun mu sandın, (olmayan) mezar taşlarını koyun mu sandın!!

Selda Cantürk