Durum tespiti olarak bakılınca, Türkiye'nin her yönden sıkıştırılıdığını görmemek mümkün değil.

Gelinen noktada, süreç analizi yerine mevcut durumu değerlendirip çıkış noktaları ararken çöl kumlarından yapılmış ortadoğu saatinin zamanı hızla tüketmekte olduğu tehlikesini de yabana atmamak gerekiyor.

Koalisyon güçlerinin zahirdeki derdi gibi görünen Deaş, bugünlerde kendi ticareti ile meşgul, ara sıra yaptığı hamleleler ile, kendi kamuoyunu tahkim ettiği gibi, kendisini icat eden ve kullanan güçlere de konjonktürel gerekçeler üretiyor.

Esad, devşirme muhalifi güçlerle kedi fare ile oynar gibi oynamaya başladı (Rusya ve İran desteği ile). Deaş ile ortaklık yaptığı söylentileri var...

Rusya, karada, havada ve denizde Suriye iç savaşının "ağa"sı olarak racon kesiyor, İran (Hizbullah ile beraber) Irak'tan başlayarak, daha büyük bir karasal alanda, "general" seviyesinde çatışmalara giriyor.

Türkmenler tutunamadı ricat halinde... ABD, ümidini pyd ve silahlı güçlerine bağlamış ve aynı zamanda, Rusya ve İran ile de masa altından el ele tutuşan mahçup bir aşık gibi...

PYD ise, Uluslararası Af Örgütü raporuna göre, savaş suçu işlleyerek, Arapları ve Türkmenleri katliamlarla göç ettirip -bir nevi etnik temizlik- sayısal gerçeğin dışında, kendini, Suriyeli Kürtlerin tek temsilcisi olarak, uluslararası topluma kabul ettirmiş gözüküyor.

Suriye'yi yurt edinmiş insanlar, bu sefalet panayırında, her biri ayrı hesap peşindeki kanlı işgalcilerden, işbirlikçilerinden, batıya doğru kaçıyorlar. Irak ve Suriye birlikte düşünülürse, tarihin en ağır kıyamlarından biri gerçekleştiriliyor.

Bize kalan nedir bu hengameden? Şimdilik milyonlarca mülteci, eğitim hakkı dahi olmayan çocuklar, caddelerde ,"açız" yazılı kartonlar taşıyan, yeni doğmuş bebekleri ile lohusa kadınlar.

Bu manzaraya rağmen, mazlumlara üç kuruşluk destek için, proje isteyen batılılar, medeniyetin yeni fotoğrafını, tamamlıyorlar.

Cumhurbaşkanı haklı; biz, ülke olarak istiap haddini doldurduk, hatta taşıyor, son bir görev olarak, yeni gelecek olanları, "savaş kurbanı" olduklarına dair, sertifikalarla, batı medeniyetine doğru yolcu etmekten başka çare yok gibi gözüküyor.

Ersoy Karaman