1961 Anayasaından bu yana, MGK 'nun sistem içinde varlığı tartışıldı..
Demokratik siyasetin üzerinde bürokratik bir vesayetin temel göstergesi olarak gösterildi..
"Hakimiyet"in milli iradeye ait olması gerektiği parantezinde, eleştirildi....
Akp iktidarı operasyon kabiliyeti kazandığı süreçte, bu kuruma el attı, bazı makyaj düzenlemeleri yaptı, ( sivil Genel Sekreter ..) ..
Zaman içinde, sistem içi iktidarı ele geçirdikçe, bürokratik oligarşi'yi kendi adamlarıyla tahkim etti ve iktidarına payanda yaptı..
Bugünlerde çokça tartışılan , yüksek yargı ile muhabbet içinde olma hali de, devlet/ millet kaynaşması olarak açıklanıyor, diğer bürokratik makanizmanın tam bir biat halinde olduğu da açık...
Tsk'nın da içinde bulunduğu en sert bürokratik çekirdek olan MGK da son toplantısında aldığı karar ile, iktidar/ bürokrasi kaynaşmasında en ileri adımı attı..
İktidarın talebi doğrultusunda terör örgütü tanımı içine, yeni unsurlar ekledi, Hükümet'e yeni tanımlamalar doğrultusunda tavsiyede bulundu, Kurulun başkanı olan Cumhurbaşkanı da, bu karar doğrultusunda, yargılama süreçlerine dikkati çekti.. Sonuçta, MGK, yargı'nın görev alanı içnde olan "suç" tanımlamasına müdahale etmiş oldu..
Uzun yıllardır, demokrat ağızlara pelesenk olan, bürükratik yapıların ,"iktidar" ortaklığı sorunu, seçilmiş iktidar'ın mutlak hakimiyeti ile çözülmüş oldu.. Yeni Anayasa çağrılarının, bu fiili tam demokrasi durumu karşısında, müstaceliyeti yok.. Ankara'nın zirvesindeki kaynaşma hali, yeni anayasayı da, ihtiyaç halinden çıkarmış bir uyuma işaret ediyor.. esas sorun , bu uyuşma haline, inkisar-ı hayale ( hayal kırıklığı) uğramış mahzun demokratları da bir yerden monte etmek olarak gözüküyor..!!


Haluk Kor