Şehitlerimiz, gazilerimiz... - 16/08/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Başbakan, gurup toplantısında 15 Temmuz'da kendilerini demokrasiye siper edip yaralananlar ile ilgili yapılacak" gazilik" düzenlemelerini açıkladı.
Kanun gereği olan, %40 vücut fonksiyon kaybı şartrını nazara almayacaklarını "tırnağının ucu dahi zarar görenlerin" (deyim kendisinin) "gazi" sayılacağını ilan etti. Aynı, şartlar, terör mağduru, yaralanmış diğer vatandaşlar bakımından da söz konusu olabilir mi? Türkiye uzun zamanandır düşük yoğunluklu olmaktan çıkıp giderek ağırlaşan "çatışma" şartlarında. Önceleri bir bölge ile sınırlı iken, Suriye sınırının giderek hassaslaşması nedeniyle, bütün yurt sathında, ciddi can kaybı ve yaralanmalar meydana geliyor. En son, Diyarbakır'da Emniyet Amirliği'ne saldırıda, bir emniyet görevlisinin çocuğu hayatını kaybetti. Babasının görevi nedeniyle orada bulunmaktan başka hiçbir günahı olmayan ve hayatının baharına erişemeden canından olan bu çocuk yurttaşımız babasının kaderine ortak oldu. Babası şehitlik makamında. Kendi minik tabutu da Türk bayrağına sarılmış, onun ünvanı olmayacak mı? Allah esirgesin, yakın komşularımızın durumu, içerde terör örgütünün saldırıları, yakın gelecekte, güvenlik sorunlarının, hayati önemde etkili olacağı anlaşılıyor. 15 Temmuz, devletin adeta iç işgale uğradığı gerçeği ile yüzleşme zorunluluğuna vesile oldu. Geriye dönük kanuni düzenlemeler dahi tartışılıyor. Ülke için, geçmişte, canını vermiş kanını akıtmış, mağdur olmuş asker, polis, sivil, herkes için ortak bir düzenlemenin, hakkaniyet gereği olarak gündeme alınması gerekmiyor mu? Meral Karacan |
|||||||||
|