Uluslararası Adalet Divanı ve Musul meselesi!! - 17/10/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Musul operasyonu başladıktan sonra, gelen haberler arasında, peşmergenin bulunduğu Zertek dağında çok sayıda abd askerinin konuşlandığı bilgisi de var.
Musul, uzun zamandır ne olduğu belirsiz uıluslararası bir çetenin işgalinde. İşgal başladığı zaman, Musul Konsolosluğumuz da zaptedilmiş, içindekilerle beraber esir alınmış ve uzun süre alıkonmuşlardı. ABD'nin paralı askerleri tarafından, Süleymaniye'de özel kuvvetlerimizin başına çuval geçirilmesi ile başlayan süreç; Musul Konsolosluğu'muzdaki diplomatik misyonun esir alınması ile bir başka boyuta geçmiş olup bugün, Türkiye'nin, çeşitli bahaneler ile Musul'dan uzak tutulma çabalarıyla yeni bir safhaya taşınmış gözüküyor. 72.5 millet ve vekaleten savaşan bir sürü başıbozuk takımı Musul'un başına çökmüş, bir tek Türk askerine itiraz var. Türkiye'nin içindeki saldırılardan, sadece Ankara saldırısında, yüzlerce insanı katleden çapulcuları,- yeni bir hesap için- Musul'dan sürmek isteyenler, siz uzak durun diyorlar. Endazesi iyice kaçmış, insafsız ortadoğu paylaşımında artık, ne diplomasinin ahlakı ne de savaşın etiği geçerli değil. Bu nedenle, iktidarın gecikerek keşfettiği, "kendi göbeğimizi keseriz" retoriği doğru olup aynı zamanda Uluslararası Hukuk opsiyonu da göz önünde tutmalı. 1926 tarihli Ankara anlaşması, Musul hakkında özel bir statü tanımlaması yapıyor. Irak'ın koalisyon güçleri tarafından uluslararası hukuka aykırı olarak ve nedensiz (kitle imha silahları üretildiği iddiası yalan çıkmış bulunuyor) işgali ile toprak bütünlüğü bozulup, devlet yapısı ortadan kaldırıldığı için, anlaşmanın imza tarihinden önceki şartların yeniden tartışılmaya açılması gerekimekte olup burada da birinci muhatap ,-müktesep hak sahibi olarak- Türkiye. Konunun, Uluslararası Adalet Divanı yetkisinde bir çözüme kavuşturulması tartışmaya açılmalı ve dönemin şartlarında Yüksek Adalet Divanı'nda çözülemeyen sorun, tekrar ele alınmalıdır. Nedim Fenerci |
|||||||||
|