Abdülhamid, İttihatçılar ve Kissinger! |
|
Tweetle |
|
Türkiye'de Suriye'ye karşı kamuoyu öfkesinin her gün biraz daha kabartıldığı kritik bir süreçten geçiyoruz. Ortada bir belirsizlik var, bir yandan Suriye nerede sona ereceği bilinmeyen bir iç savaşa giderken, diğer yandan birileri Türkiye'yi ateşin içine atmaya çalışıyor. Bu ateşin Suriye, Lübnan, Irak ve İran'ı içine alacak kadar kapsamı geniştir. 600 yıllık koca Osmanlı devletinin çökmesine birinci derecede sebep olan İttihatçılar, Alman-Prusya subaylarının provokasyonuna gelmişlerdi; akılsızlıkları, basiretsizlikleri yüzünden Osmanlı dağıldı. Farazidir, ama o günün somut verileri ışığında baktığımızda eğer Abdülhamid tahtta kalsaydı, Osmanlı belki ağır hasar alırdı, ama dağılmazdı. Abdülhamid, mümkün mertebe devletin ömrünü uzatıp bu arada modernleştirme programlarıyla sistemi takviye etmeye çalışırken, başına çorap örecek tehditlere yeterince dikkat etmedi. Said Nursi'den Elmalılı'ya ve Mehmet Akif'e kadar İslamcılardan kimseye kulak asmadı, sonunda tahtından oldu, devleti İttihatçı çeteye teslim etti. Dindardı, İttihad-ı İslam'dan yanaydı ama sonunu getirenleri dinliyordu. Maalesef bugün de geçen yüzyılın -üstelik ilk çeyreğindeki gibi- devleti yıkıma götüren İttihatçılarının ideolojik ve siyasi torunları dış politika üzerinde belli belirsiz etkinlik sağlamak suretiyle Türkiye'yi aynı maceraperest heveslerle ateşin içine atmak istiyorlar. Buna kendine aşırı güven ve kibre kapılmış olanlar da eklenince, Türkiye'yi Saddam'ın Irak'ı pozisyonuna düşürmeye çalışanların planları daha kolay işler hale gelmektedir. Oysa olup biten görünenden ibaret değildir. 10 Nisan tarihli yazısında ...... Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1025 Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız. |
|
|
Bu köşenin ters köşe yazıları; İttihad-ı İslam... Ufuk Kalender Saidi Nursi,Elmalılı,Mehmet Akif ayarında olmasa bile,onlar gibi islam hümanizması üzerinden düşünecek kişilerin ,bugünün iktidarının da yanında olmayışı,Bulaça göe bir eksiklik. ali bulaç mensubiyeti bakımından da bu sorgulamayı yapmak sorumluluğunda,,neden,"islamcı hassasiyet" bir türlü istenen ,arzulanan seviyede teraküm edemiyor da ,yol bulur bulmaz,iktidara eklkemlenip,siyasete ve dünyevi faydacılığa yöneliyor...Ali Bulaç,referanslar da kullanarak,Anglo sakson yayılmacılığının ,enerji kaynakları versiyonu olan bugünkü amaçlarını belirtmiş, ma artık sorun bu değil, bölgeyi işgal için bu cenahın bir gerekçesi var ve tarih boyunca olduğu gibi hiçbir etik veya insancıl kaygıları yok,Artık bu gerçek üzerinden konuşmak bile zait,tedbir gerek,politika gerek,Irakta milyonlar öldürüldü,müslümanların ırzına geçildi,demokrasi getiriyoruz gibi komik ötesi gerekçeler kullanıldı,insanlık ile alay edildi,biz bu rezalette hangi pozisyondaydık?,Libya bitirildi,şimdi,Suriye üzerinden aynı tezgah dönüyor,biz ,yine bu horonda başı çekmeye çalışıyoruz.. bir asıra yaklaşan ömrünü ,şeytani planlarla geçirmiş,Kissinger hala referans noktası oluyor ve mazlumları esir alıp katledebiliyorsa, mazlumlar ve onlara yakın durduklarını iddia edenler neden hala ayılmıyorlar. Hala,bunama seviyesindeki deccal ile işbirliğine girmiş batılı siyasetçiler mi,islam alemine ve onun maddi ve manevi değerlerine yön verecek? Bulaç,ittiatçıları eleştiriyor ve bugünkü uzantılarına dikkat çekiyor,yarın , bugünün tarihini yazacak olanlar kimlere fatura çıkaracak,bu yükü sadece siyasetçilere bırakmamak lazım, İslam entelektüelleri/münevverleri nerede....??? |
|
|
|
|
Bu köşenin diğer yazıları;
* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır. |
Anasayfa
