Gidiş, yarı başkanlığa mı? |
|
Tweetle |
|
Yazarlar arada bir "ben yazmıştım" diye nefislerine pay çıkaran hatırlatmalarda bulunurlar. Benim kaçındığım bir tavır bu. Fakat bugün ben de "yazmıştım" diyeceğim. Bundan üç ay önce, 10 Şubat 2012'de, "MİT, yargı ve yeni anayasa..." başlığı ile şunları yazmıştım: "Şimdi gelelim, dikkatlerden kaçan en önemli meseleye. Yeni cumhurbaşkanını halk seçecektir. Cumhuriyet tarihinde bu bir ilktir. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı Çankaya'da, daha güçlü bir konumda olacaktır. Acaba yeni anayasa çalışmalarında bu yeni durum dikkate alınmakta mıdır? Şahsen ben böyle bir hazırlığı hiç duymadım. Hâlbuki en başta bu mesele çözülmelidir. Çünkü öncelikle, halkın seçtiği, konumu güçlenmiş cumhurbaşkanının yetki ve görevleri belirlenmelidir. Bu öylesine önemlidir ki, üç temel soruyu cevaplamak zarureti vardır. Yeni anayasada, sistem; 1) Parlamenter sistem mi olacaktır? 2) Yarı başkanlık sistemi mi olacaktır? 3) Başkanlık sistemi mi olacaktır? Parlamenter sistem korunacak ve güçlendirilecekse, cumhurbaşkanının mevcut yetkileri şimdiki gibi kalsa bile problem çıkacaktır. Bugünkü Anayasa'ya göre, "Cumhurbaşkanı, gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak" yetkisine sahiptir. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı, bu yetkisini her Bakanlar Kurulu toplantısı için kullanırsa ne olacaktır? Yeni anayasada, yarı başkanlık ve başkanlık sistemleri öngörülecekse, bunların ciddi olarak tartışılması gerekmektedir." İktidar ve muhalefet kanadı, üç ay önce ...... Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1038 Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız. |
|
|
|
|
|
Bu köşenin diğer yazıları;
* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır. |