Mehmet Ali Birand
02.06.2012
E-Posta
Kürtaj tartışması devam ediyor ve daha uzunca bir süre de devam edecek gibi görünüyor. Ancak işin başka yönlerini düşünmek şart. Bunlardan ilki, dünyada hiçbir ülke kürtajı yasaklayasa da tümüyle durduramamıştır. Diğeri de, kürtajın kısıtlanması durumunda anne ölümleri çok daha fazla artmıştır. Yani, asıl kürtajı sıkı sıkıya engellemek bir cinayettir.
Kürtaj tartışması derinleştikçe, bu toplum yeni gerçeklerle karşı karşıya kalıyor.
Bu tip tartışmaların en önemli yanı da zaten bu. Hep birlikte bilgileniyoruz. Sorarım size, kaçımız kürtaj-sezeryan operasyonlarının bu boyutlarının farkındaydık ki?
Şimdi gelinilen noktaya bakacak olursak, kürtaj olayının farklı yönlerini de konuşmaya başladık. Örneğin, 1983 yılında belirli kurallara bağlanıp yasalaştırılmadan önce, Türkiyede anne ölümleri yılda 10 bini buluyordu. 10 bin kadın bakamayacağı, sakat doğacak ya da tecavüz sonucu istemeden edineceği yavrusunu düşürebilmek için en iptidai metodları kullanıyor ve düşük yapıyordu. Tabii sonucunda da, ya kanamadan veya iltihap kapıp hayatını kaybedenlerin sayısı artıyordu. Zaten 1983 yasası da, annelerin ölümünü durdurabilmek için çıkarılmıştı.
Bu açıdan bakıldığında, kürtaj yapılmasının değil, aslında kürtajın yasaklanmasının cinayet olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hele Sağlık Bakanımızın, aslında bir olasılık diye söylemesine rağmen ciddiye alınan, tecavüz sonucu doğan çocukların devlet tarafından bakılması sözü tepki yarattı. Devletin çocuklara yaklaşımı o kadar kötü ki, kimse böyle bir durumun ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20676832.asp?yazarid=69
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.