Bedenin sekülerleştirilmesi |
|
Tweetle |
|
Anne karnında can ve hayat sahibi ceninin, kürtaj yoluyla öldürülebileceğini savunanların öne çıkardıkları ana gerekçeler, bu kümede toplananların Tanrı, insan ve hayat görüşlerini de yansıtmaktadır. Kürtaj savunucuları şöyle demektedirler: "Bedenleri hukuksal bir standarda dönüştürmeye çalışmak ve bunun ana kaynağını 'dinsel gönderme'ye tabi tutmak toplumu totaliter bir cenderenin içine koyar. Bu konuda Diyanet de dinsel bir otorite olarak konuşamaz, böyle bir yetkisi yoktur. Bu kaçınılmaz olarak faşizme yol açar." Bu sözlerin sahibi hukukçu-yazar Orhan Gazi Ertekin'e göre (Taraf, 1 Haziran 2012) beden, hukukî düzenlemelere tabi tutulamaz, düzenlemelerde 'din' referans alındığında totalitarizm, Diyanet işe karıştığında 'faşizm' olur. Benzer bir görüşü Kürşat Bumin de (Yeni Şafak, 2 Haziran 2012) öne sürmektedir: "Bu tartışmanın Diyanet'in otoritesine terk edilmesi sakıncalıdır. Bu kurumun tek görevi ve yetkisinin konusuna ilişkin hizmeti götürmekten ibaret olmasından dolayı 'toplum' ve 'siyaset' arasında cereyan eden bu tartışmadan uzak durması gerekir." İkinci gerekçeye göre, kadın bedeni kadına aittir, kürtaj da "özel hayat/alan"la ilgilidir, devlet bu alana (yatak odasına) müdahale edemez. CHP'li Aylin Nazlıaka düzenlemeyi gündeme getiren Başbakan'ın sözlerini "Vajina bekçiliği yapmak" şeklinde yorumladı. Beden, cinsel ilişki kadının özerk alanıdır. Beden üzerinde işlem yapma hakkı, doğurup doğurmama kararı temel özgürlüklerden biridir. "Kadını bu hakkından yoksun bırakmak, yaşam hakkını, sağlık hakkını ve doyurucu bir yaşam sürme hakkını da ...... Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1025 Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız. |
|
|
|
|
|
Bu köşenin diğer yazıları;
* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır. |