GÜCÜN ve güçlünün yanında hizalanmaya özen gösteren goygoycuların hali son günlerde pek yaman...
Ne yapacaklarını, ne edeceklerini bilemiyorlar.
Bu zamana kadar iyi kötü idare ediyorlardı.
Hem AK Parti iktidarını, hem de Cemaati aynı anda memnun etmek mümkündü.
Başbakanın uçağından inip Cemaat uçağına binilebiliyordu ve hiçbir sorun olmuyordu.
Dava aynıydı, hedef aynıydı, şuur aynıydı.
Mesele yoktu yani...
Atılması gereken slogan gayet basitti:
Hükümet-Cemaat el ele / Hep birlikte ak günlere.
Aynı yazıda, aynı demeçte, aynı TV konuşmasında, aynı manşette...
Hem Hocaefendiye saygılar sunmak, hem de Başbakan Erdoğana Usta... Büyük usta diye selam çakmak mümkündü.
Gücün ve güçlünün yanında hizalanmak hem AK Partiyi, hem de Cemaati memnun etmek için yetip de artıyordu bile...
İşleri kolaydı yani goygoycunun...
Fakat görüyorsunuz işte:
Bu kolaylık devri uzun sürmedi.
Bir şey girdi devreye, kader mi, talih mi, ağyar mı olduğunu tam bilemediğimiz bir şey...
Ve iki süper güç karşı karşıya geldi.
Süper güçlerden biri a demeye, diğeri de b demeye başladı.
Öyle bir ayrıştılar, öyle bir çeliştiler, öyle bir cepheleştiler ki...
İdare etmek, tavır almamak, geçiştirmek imkânsızlaştı.
Süper güçler, lisan-ı hal ile tarafını seç diye bastırıyorlardı.
Sonuç?
Sonuç şu:
- ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20734004.asp?yazarid=131
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.