EPEY oldu.
Şunları yazdım:
- Hükümet ile Cemaat kavga etmez.
- Hükümet ile Cemaat birbirine mecburdur.
- Hükümet ile Cemaat ayrılamaz.
- Hükümet ile Cemaat etle tırnak gibi oldu.
İtirazlar geldi:
Yanılıyorsun, göreceksin kavga edecekler.
* * *
Gerçekten de yanıldım.
Hükümet ile Cemaat arasında kusursuz bir kapışma başladı.
Konu: MİT krizi idi...
Bir tür makaleler savaşı yaşanıyordu.İki tarafın kalemleri yalın kılıç saldırıyordu:
- Bir taraf MİT üzerinden Başbakana kadar uzanacak bir soruşturma atağına tam destek çıkıyordu.
- Bir taraf ise Yeter! Siz de çok oldunuz ama... Konumunuzu bilin! diye üst perdeden racon kesiyordu.
Gazetelerinde günlerce kıyasıya tartıştılar.
Dışarıdan bakanlar şaşkındı.
Bunlar ileride kapışır diyenler bile bu kadarını beklemiyordu.
Olan zavallı bana olmuştu.
Öngörülerim resmen çökmüştü.
* * *
Fakat o da ne?
Sanki kavgayı başlatan, kavgayı kızıştıran, kavgayı sürdüren kendileri değilmiş gibi iki taraftan da birdenbire Bizi birbirimize düşürmek istiyorlar yakınması yükselmesin mi?
O andan itibaren fitne adlı sihirli sözcük devreye girdi.
Başladılar...
- Fitnecilere izin vermeyelim demeye...
- Fitneye yenik düşmeyelim demeye...
- Fitne kardeşlik hukukumuzu bozmasın demeye...
Düşmanı daha fazla sevindirmemek adına silahlarını gömdüler. ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20771215.asp?yazarid=131
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.