Selahattin Duman
19.06.2012
E-Posta
Bu başlığın altındaki yazıya bir güzelleme mi desem? Yoksa eski bir hükümet adamının ruhsal tutanağı mı desem.. Kendim bir tarif yapmayıp bu yazıyı doğrudan psikiyatrlara ihbar niyetine mi yollasam.. Ben de bilemedim..
Ben şimdi oturduğum yerden yazsam..
Adamın beynindeki her lop, kendi başına ayrı telden çalıyor.. desem..
Yüzümüze bakıp konuşuyor ama kafanın içinde başka konular da münazara ediliyor, diye tarif yapsam..
Ardından da Delilik ile dâhilik arasındaki çizginin çok ince olduğunu söylesem..
Noktayı da Adam kendisini dâhi sanıyor ama.. diyerek koysam..
Ve söylemine takıldığım kişi de bir hükümet adamı olsaydı..
Daha izim yazının mürekkebi kurumadan davayı açar, özelleştirilmiş hukuk sistemimiz içindeki eli en çabuk hâkimi bulur, hayatımı kaydırırdı..
***
Bizim hukuk sistemi Hükümet adamlarının özelini savunmak üzere özelleştirildiğinden bu kaçınılmaz olurdu..
Vaktiyle başıma geldi..
Adam, hükümet adamı olmuştu ama içinde hâlâ polise yakalanmadığı için.. kendisiyle gurur duyan bir tetikçi vardı..
12 Eylül döneminde işledikleri cinayetten nasıl yırttıklarını gazetecinin birine ......
Kaynak :
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=458753&Categoryid=4&wid=1
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.