Suriye politikamızın bazı yanlışlar içerdiğini ilk günden beri yazmaya ve söylemeye çalışıyorum.
Hata şuydu; iktidar, Kuzey Afrikadan başlayıp sonunda Suriyeye kadar dayanan ve Batılı ülkelerin Arap Baharı adını verdiği sürecin çok kısa sürede Esadın da başını yiyeceğini hesaplıyordu.
Tunusta Zeynel Abidin Bin Ali, Mısırda Hüsnü Mübarek, Libyada Muammer Kaddafi nasıl gittiyse Beşar Esadın da fazla direnemeyeceği sanılıyordu.
Başta Amerika olmak üzere Batı, Suriye konusunda Türkiyeye destek verdi. Cumhurbaşkanından başlayıp, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve bazı AKP sözcüleri hiç fren yapmadan Suriye Devlet Başkanı aleyhine konuşmaya başladılar.
Sabrımızın taştığı, Suriyeye gerekenin yapılacağı, halka zulmetmenin bedelinin ödetileceği çok yüksek sesle defalarca dile getirildi.
Ancak tahmin edilmeyen, Esadın direnci oldu.
Tüm dünyanın baskısına rağmen Esad ayakta kalabiliyordu. Elbette Rusya, Çin ve İranın Suriyeye açık destekleri de Esadın direnme gücünü artırıyordu.
Esad ayakta kaldıkça iktidarın sinirleri daha da gerildi.
Çünkü esip gürlüyorduk ama aslında yapacağımız bir şey de yoktu.
Bunun üzerine Batı ve Arap destekli başka bir plan uygulanmaya koyuldu.
Artık Amerikan ......
Kaynak :
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=460370&Categoryid=4&wid=142
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.