Bir yıldır Türkiyede milyonlarca insanı yakından ilgilendiren ve adı Şike Davası bilinen ama aslında Aziz Yıldırım Davası ya da Fenerbahçe davası olan yargılamaya bugün nokta konulması ihtimali var.
Özel Yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı önceki gün, kararın muhtemelen bugün verileceğini bildirdi. Bir ihtimal, pazartesi gününe kalabilir.
Süreç, bundan bir yıl önce, 3 Temmuz günü Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırımın gözaltına alınmasıyla başladı. Aziz Yıldırım, 10 Temmuz günü tutuklandı ve karar aşamasına gelen davada, bir yıldır tutuklu yargılandı.
Bu, başlıbaşına bir zulümdür. Önce içeri attılar, sonra içeri atmalarına meşruiyet sağlamak için terör örgütü kurdu iddiasına dayandılar, daha sonra bu iddiaya delil aradılar, ondan sonra bunu bulamayınca bir iddianame nasıl yazılmamalıdır diye hukuk fakültelerinde okutulması gereken bir iddianameyle yargılamayı başlattılar, bu süre zarfında hiçbir kaçma şüphesi ve delil karartması ihtimali bulunmadığı halde isnad edilen suçun ağırlığından ötürü Aziz Yıldırımı tutuklu yargılamaya devam ettiler.
Özel Yetkili Mahkeme, Aziz Yıldırım için beraat kararı verse bile ki, bu ülkede hukukun zerresi kalmışsa, başka bir karar çıkması mümkün değildir- bir yıl içinde işlenen hukuk cinayetleri, en azından milyonlarca Fenerbahçelinin vicdanlarından kolay kolay silinmeyecek.
Milyonlarca Fenerbahçeli, 2011 Temmuz ayından bu yana yazılı ve görsel basında işlenmiş medya cinayetlerini, yargısız infazı da kolay kolay unutmayacaklar.
Karar henüz verilmiş değil ama davanın seyri ve Aziz Yıldırımın tutuklu yargılanmaya devam etmiş olması, Türkiyenin çok önemli bir kitlesinde adalete güveni ciddi ölçülerde zedeledi. Daha doğrusu, yargıya, hatta en doğrusu ÖYMler ve ÖSYlere.
Yargıya, ve doğrudan ÖYMlere ilişkin bu güvensizlik, sadece, müthiş bir yanılsama yaratılarak adına şike davası denilen Fenerbahçeye saldırı ve Aziz Yıldırımı devirme davasından kaynaklanmıyor.
Bu güvensizliğin tavan yaptığı yer KCK yargılamaları. Hafta içinde KESKe yönelen yeni operasyonlara bakılırsa, sivil alanda devlet koruması ve devlet onayı dışında kalan ne kadar Kürt varsa, KCK gerekçesiyle içeri atılmış olacak.
28 Şubatta Türkiyede Müslüman kimlikli ve dindar olmak ne kadar zor idiyse, bugün Kürt olmak, KCK yargılamaları ve tutuklama dalgalarıyla öyle bir şey haline geldi ve getirildi.
Sadece Kürtler değil, onlarla ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20872654.asp?yazarid=215
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.