Sistem içinde 'din eğitimi'nin yeri |
|
Tweetle |
|
İslam kelamı ve tefekkürünün sahih geleneği içinden bakıldığında "Tanrı"nın zatı ve tabiatı" üzerinden çıkan teoloji manasındaki "ilahiyat"ın meşru bir temeli olmadığı gibi, İslamî ve laik bir devletin bütün topluma empoze edeceği genel, standart ve tanımlanmış bir "din eğitimi" kaygısı ve görevi de yoktur. "Din eğitimi" esas itibarıyla "Hıristiyani/Avrupai çağrışımı" olan laik bir bilgi, eğitim ve hayat tasavvurunun ürünüdür. Bir kutbunda "laik/seküler-profan" bir dünya, karşıt kutbunda "din/kutsal" bulunmaktadır. Konunun kelami teorik tartışması bir yana, "din eğitimi"nden kastedilen bir dinin bütünü hakkında bilgi vermek ise bunun "din eğitimi"yle gerçekleşmesi şu dört noktadan dolayı düşünülemez: 1) Böylesine kapsamlı bir öğretme işi haftada birkaç saatte sağlanamaz. 2) Bir dinin içinde tarihte teşekkül etmiş bulunan farklı mezhep mensuplarının, standartlaştırılmış bilgilere itirazları olabilir. 3) Gayrimüslimler, liberaller, sol veya ateist aileler çocuklarına din eğitimi vermek istemeyebilir. 4) Laik devlet, "din eğitimi" üzerinden esasında dindarları sekülerleştirmek istediğinden "din eğitimi"ne muamelat ve ukubat konularını dahil etmez; eğitimle hükümleri geri plana itilmiş, şeriatsız ve cihadsız bir din algısını yerleştirmeyi hedeflemektedir. Böyle olmakla beraber çocuklarına "din eğitimi" verilmesini isteyenler de haksız değiller. Zira modern devlet -Türkiye örneğinde olduğu gibi- eğitim üzerinde tekel kurmuş, Tevhid-i Tedrisat Yasası'yla sadece TSK'ya özerk eğitim istisnası tanımıştır. Böyle olunca ...... Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1025 Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız. |
|
|
|
|
|
Bu köşenin diğer yazıları;
* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır. |