İstanbulun Çamlıca Tepesine Türkiyenin en büyük camisinin yapılacak olması bildik tartışmaları yeniden alevlendirdi. Yıllarca Taksime cami konusunu tartışmıştık, şimdi de Çamlıcayı tartışıyoruz.
Çamlıcaya, üstelik cemaatin gitmesinin çok zor olduğu bir bölgeye Türkiyenin en büyük camisini inşa etmek akla ve mantığa ne kadar uygun?
Ancak proje sahibine bakınca, bunun bir anlamı olduğu ortaya çıkıyor. Camiyi isteyen bizzat Başbakan Erdoğan. Kalıcı bir eser bırakmak istiyormuş, en güzel kalıcı eserin de cami olduğunu düşünmüş.
Aslına bakarsanız camiyi kalıcı eser olarak kabul etmek bir Osmanlı padişahları geleneği.
Osmanlı padişahları hem muhtemelen akıllarına başka bir şey gelmediği hem de halka şirin gözükmek için adlarına büyük camiler inşa ettirmişler.
İmparatorluğun son zamanlarına doğru kalıcı eserler arasına saraylar, büyük kışlalar, hastaneler de eklenmiş.
Her dönemin kendine özgü bir mimarisi de var. Örneğin Selçuklu dönemi camileri estetik olarak güzeldir.
Camilerimizin en görkemli dönemi Mimar Sinan dönemidir. Bir dâhi mimar olan Mimar Sinan, Şehzade, Süleymaniye ve Selimiye camileri ile tarihe geçti.
Ancak ne yazık ki Mimar Sinandan sonra cami mimarisinde ileri gidemedik. Daha sonraki büyük camiler hep Mimar Sinanınkilerin kopyası haline geldi.
Türkiye Müslüman ......
Kaynak :
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=463762&Categoryid=4&wid=142
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.