“SAYIN ve muhterem kardeşim Esad, nasılsın iyi misin?.. İşler nasıl gidiyor? Ulan Esad,bu mektubu sana niye yazıyorum? Bizim uçağı sen mi düşürdün, yoksa başka bir dümen mi döndü?
Burada bizimkiler günlerce tantana yaptı ‘Suriye bizim uçağımızı düşürdü’ diye. Valla belki inanmazsın ama ABD ve NATO’yu ikna etmeleri mümkün olsa senin ülkene girip savaş başlatmayı bile düşündüler.
Bizim Tayyip’i bilirsin. Hani bir yıl öncesine kadar karılı kocalı sarmaş dolaş olduğunuz Tayyip var ya, işte o!
O pozlarda sen vardın, yenge vardı, Tayyip ve Eminanım yengemiz ayrıca vardı. Neler konuşurdunuz, dünyaya nasıl da dostluk mesajları verirdiniz, valla ne güzel izlerdik.
Senin ‘Müslüman’ olmadığını ben ilk defa orada anladım!.. Çünkü senin karı örtülü mörtülü değildi. Oysa Eminanım yengem baştan topuğa örtülüydü ve ‘Müslüman’ olan işte onlardı!
Şimdi sayın kardeşim Esad, gelelim şu uçak işine… Ulan ne oldu bizim uçağa? Bizim buradakiler ilk günden beri seninkilerin düşürdüğünü iddia ettiler. Savaş tamtamları çaldılar. Hariciye Nazırı, büyük devlet ......
Kaynak :
http://www.ilk-kursun.com/haber/111421
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.