Adalardan Bostancıya doğru motorla geliyorum. Karşımda muhteşem bir manzara.
En solda Kadıköye yakın bir bölge olmalı, 4 tane sopa gibi kule çıkmışlar. Taş Yapımıymış ne? Bir anıt gibi yükseliyor.
Sağa doğru kayıyor gözlerim, gökdelenler fışkırmış.
Taaa Ataşehirdeki dev bloklar bütün haşmetiyle Marmara Denizine bakıyor.
Maltepeye doğru Türk- Osmanlı mimarisinin şaheserlerinden 4 minareli 12 şerefeli bembayaz bir cami Sinan da kimmiş? Cami mimari ancak bu kadar güzel olabilir dercesine gökyüzüne yükseliyor.
Ama o ne?
Arada yeşillik bir alan.
Burası Yakacık değil mi?
Hani şu 20 yıl öncesine kadar sanki çok lazımmış gibi tamamı ormanlık olan alan.
İçinde bir dönem Türkiyenin belalısı veremle savaşmak için yapılmış sanatoryum olan.
İnanılır gibi değil.
Koca tepeyi kunduz gibi kemirip binalar inşa etmişler, yetinmeyip üzerine 30ar katlı 3 tane güzelim apartman dikmişler ama sanatoryumun etrafındaki ağaçları unutmuşlar.
Yazık değil mi o alana?
Boşu boşuna duran ağaçlar yerine 6-7 gökdelen daha dikilmez mi oraya?
Bir kere insanların ev ihtiyacı var.
İkincisi Adalardan bakınca İstanbulun silüeti bozuluyor.
O muhteşem binalar arasında çürük diş gibi sırıtan yeşil alan insanın asabını bozuyor, dengesini ......
Kaynak :
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=473097&Categoryid=4&wid=142
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.