KAFAMI sağa çeviriyorum...
Duyduğum cümle şu:
Yanı başımızda bir diktatör halkını katlederken Türkiye tabii ki muhalifleri silahlandıracak.
Kafamı sola çeviriyorum.
Şu cümleyi duyuyorum:
Türkiye bu işe hiç bulaşmamalı, muhalifleri silahlandırmamalı, emperyalizmin oyuncağı olmamalı.
Duyduğum sadece bu iki cümledir.
Üçüncü cümle?
İşte o yok.
* * *
Oysa bir üçüncü cümle olmalı.
Mutlaka olmalı.
Çünkü...
- Türkiye hiç bulaşmamalı cümlesi de...
- Türkiye muhalifleri silahlandırmalı cümlesi de...
Şu anda Suriyede yaşanan mezalime çare olamıyor.
* * *
Türkiyenin Suriyede olup bitenlere sessiz kalmasını talep etmek, vicdanen kabul edilecek bir talep değildir.
Onu geçelim.
Ama Türkiyenin Suriyedeki muhalifleri silahlandırıp cenk meydanına sürmesine de gözümüz kapalı razı olamayız.
Çünkü...
- Muhaliflerin silahlandırılması demek, Esad rejiminin daha da zorlanması demek...
- Esad rejiminin daha da zorlanması demek, daha da çok kan dökülmesi demek...
Bu durumda Tabii ki kan dökülecek, bu işler kolay değil denilebilir mi?
Akan kan, Esad rejimini çökertmek adına ödenebilir bir bedel olarak görülebilir mi?
Bu vicdana sığar mı?
* * *
Türkiyenin planı belli:
- Muhalifleri silahlandırmak.
- Çıkan çatışmayı izlemek...
- Halepte, Şamda taş üstünde taşın kalmayacağı bir süreci gözlemlemek.
- Silahlı muhaliflerin galip gelmesini beklemek...
- Ve sonunda Esadın gittiğini, Suriyenin özgürleştiğini ilan etmek.
* * *
İşte söylüyorum:
- Bu plan, ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21344252.asp?yazarid=131
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.