Suriye konusu, Başbakan Tayyip Erdoğanın kötü siyaseti ve ana muhalefet partisinin kötü ötesi yaklaşımı sayesinde bir iç politika kördöğüşüne dönüştü.
Esas itibarıyla doğru bir siyasi yaklaşımı, bu kadar sorgulanır hale sokabilmek özel bir yetenek ister ve Tayyip Erdoğan bunu becerebildi.
Aylar öncesinde defalarca yazdık; Türkiye, kendi Kürt sorununu kendi içinde çözüm rotasına sokmaz ise, ayrıca Alevi sorununun üstesinden gelmek için samimi gayret göstermezse, izlemek istediği Suriye politikası boynuna dolanır, kolay hareket edemez, manevra alanı daralır.
Tam da bu oldu.
Kürt sorunu konusunda Başbakanın haşin dili, Uludere (Roboski) ile birlikte ortaya konulan hoyratlık, Alevi duyarlılığını göz ardı edecek ne varsa onun yapılması, Suriye gibi hayati bir konuda kurulması gereken ulusal koalisyonu imkansız kıldı. Erdoğanı, Rusya ve Çinin arkaladığı, İranın sonuna kadar desteklemekte kararlı olduğu Suriye karşısında ABD ile Suudi Arabistan-Katar ekseninde mezhepçi bir görüntüye yerleştirdi.
Asıl mezhepçiliği bilinçli olarak Suriyede Başşar yapmakta, İran, düpedüz bir Şii ekseni üzerinden hareket etmekteyken, Tayyip Erdoğanın kötü ve keyfi iç politikasının dış politika yansıması mezhepçi görüntü oldu ve bu da iç politikada CHPnin yarı-aymaz ve o da yarı-mezhepçi muhalefet politikasını seferber etti.
Söz konusu siyasi iklim, önceki gün Antakyada CHPnin de solunda yer alan grupların ve kuruluşların Kanımızla, Canımızla Seni Sarıyoruz ey ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21368769.asp?yazarid=215
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.