Beytüşşebapa atandım...
Önce Diyarbakıra geldim.
Şırnaka gidebilmem için Cizreye, oradan başka bir araçla Şırnaka gitmem gerektiğini öğrendim. Karayoluyla gitmekten vazgeçtim. Diyarbakır kolorduda üç-dört gün helikopter bekledim. Sonunda Sikorskyyle hareket ettim.
1.5 saat uçup, tümenin pistine indim. Valilik binasına gittim. Vali beni kabul etti. Asla normal kaymakam gibi davranmamam gerektiğini, köy ziyaretleri yapmamamı, çünkü, devletin kırsalı tamamen terk ettiğini, il ve ilçe merkezinde tutunulmaya çalışıldığını söyledi. Kısacası, dost bilinen aşiretlerin dışındaki köyler, yollar PKKnın hâkimiyetine bırakılmıştı.
Beytüşşebapa giden helikoptere bindim. 50 dakikalık uçuştan sonra, yüksek dağlarla çevrili askeri birliğe indim. Komutan beni karşıladı, çay kahve ikramından sonra, bugünlerde ilçeye baskın yapılacağını, duyum aldıklarını söyledi. Merak ediyorsam, dürbünle görebileceğimi anlattı. Gerçekten de, baktım, karşımızdaki dağlarda hareketli insan grupları görülüyordu. Komutan da, Vali gibi, ilçeden kesinlikle ayrılmamamı, köylere gitmememi salık verdi.
Şırnaktan gelirken, Besta denilen bölgeyi geçip, 30 kilometre sonra hayli bozuk asfalttan Uludereye varılır, asfalt biter, ham toprak yol başlar. Beytüşşebapa kadar 60 kilometrenin bir tarafı sarp ve dik yamaçlı, öbür tarafı derin uçurumdur. Sürekli mayın döşeniyor. Aslında, bu yolu en az birkaç ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21376364.asp?yazarid=249
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.