Tecrübeyle sabit.
PKK ile mücadele devletin de toplumun da kimyasını bozuyor. Mücadelenin süresi, araçları, psikolojisi herkesi derinden etkiliyor. Bizi başkalaştırıyor. Demokrasiyi zayıflatıyor, hukuku zedeliyor, çoğulculuğu öldürüyor. Yani yaşadığımız çevreyi boğucu hale getiriyor. Milliyetçilikler yükseliyor, hoşgörü ve güvensizlikler artıyor...
İhsan Dağı, dünkü Zamanda PKKyı neyle ve nasıl bitirirseniz bitirin başlıklı yazısında mükemmel ve olağanüstü çarpıcı tespitler yapıyor:
PKK nasıl bitirilecek? PKKnın artan saldırganlığına tepkiler hakikaten çığ gibi büyüyor. Haksız da değil bu tepkiler; siyasetin imkanlarının sınandığı ve de tükendiği düşünülüyor. Tek kalan seçenek olarak da PKKyı silahla bitirmek görülüyor... Mücadele edilecekse de gerçekçi bir zeminde yapmak lazım bunu. Şunu bilmek gerek; PKK son yıllarda mevcut konjonktürde olduğu gibi uygun bir bölgesel ortamı hiç bulmamıştı...
Sonuç şudur: PKK tarihinde görmediği bölgesel desteğe şu sıralar sahip. Hep çatışma içinde olduğu İran bile arkasında. Ne yaparsak yapalım terör maalesef kısa vadede bitmeyecek...
Şu çıkarmasamayı yapabiliriz: PKK başvurduğu (kullanıldığı da denebilir) terör tırmanışının bitişi ile Suriyede mevcut durumun bir şekilde çözüme ulaşması, en azından Suriyeyi sarmalayan şiddet ortamının son bulması birbiriyle doğrudan ilintili, içiçe geçmiş durumda.
Bir umut ışığı var mı peki?
Şimdiki umutlar Kofi Annanın yerini BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi sıfatıyla alan çok tecrübeli Cezayirli diplomat Lakhdar İbrahiminin ismi üzerinde yoğunlaşıyor.
İç yapısı bölge ülkeleri içinde Suriyeye çok benzeyen Lübnanda tam ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21383403.asp?yazarid=215
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.