Kimse masum değil. Basın ise hiç değil. 1990'lar ve 2000'ler tanıktır. Bu yıllar boyunca basın kendi mesleki, etik ve siyasi sınırlarını silip atmış, angaje bir aktör gibi davranmıştı. Bir yandan toplumsal kutuplaşmanın taşıyıcısı olmuş, öte yandan toplum mühendisliğine soyunmuş, gazetecilik faaliyetini kendi çıkarının mutlak aracı haline dönüştürmüştü.
Bu yılları basın açısından "kirli yıllar" olarak anmakta hiçbir beis yoktur.
O basın, Çiller-Yılmaz döneminde bakan seçip bakan azlettirmeyle başladığı siyasi oyunculuğu 28 Şubat'ta darbeye zemin hazırlamak, askerin silahı olmak, hükümet devirmek gibi yeni rollerle pekiştirmişti.
2002 sonrası, özellikle 2007 Çankaya seçimleri öncesi merkez medya işi iktidar partisinin siyasi varlığına kastetmeye kadar götürdü. Gül'ün eşi üzerinden çıkarılan tesettür krizi, Cumhuriyet mitingleri, 367 bunalımı, ......
Kaynak :
http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=33983&y=AliBayramoglu
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.