Pardayanlar romanında bir sahne vardı, Şövalye Pardayanı bir hücreye atıyorlar, hücrenin zemini bir huni gibi ortasından aşağıya doğru eğimli yapılmış, şövalye bu hücre niye böyle tuhaf diye düşünüyor.
Sonra bir gıcırtı duyuluyor.
Ve hücrenin tavanı yavaş yavaş inmeye başlıyor.
O zaman anlıyor Pardayan.
Tavan onu ezerek inecek, parçalanan vücudunun kanı da o huni gibi delikten akıp gidecek.
Son zamanlarda bende hep birlikte öyle bir hücreye konmuşuz gibi bir duygu var.
Tavanın yavaş yavaş alçaldığını görüyoruz.
Bir çaremiz de yokmuş gibi ......
Kaynak :
http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-tavan.htm
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.